Gösterge Aslına bakılırsa, aşağıdaki tablo hemen her şeyi tüm çıplaklığıyla sergiliyor. Milli gelirin yüzde 70'ini oluşturan özel tüketim harcamaları bu yıl farklı bir yapıya girmiş. Özel tüketim harcamaları geçen yıl ilk 9 ayda yüzde 6.2 artarken, bu yıl aynı dönemde yüzde 1.8 artabilmiş. Bu elbette son derece düşük bir büyüme hızı. Bunun özellikle dayanıklı tüketim mallarından kaynaklandığını biliyoruz. Zaten CNBC-e'nin derlediği tüketim endekslerinde 2006 yılı ortasından bu yana dayanıklı tüketim malları satışlarda, özellikle otomobil ve beyaz eşyada bir durgunluk gözleniyordu. Dün bu yıl düşmekte olan büyümenin hangi üretim dallarından kaynaklandığını ortaya koyduk. Bugün de harcama bileşenlerine göre büyümeyi değerlendireceğiz. I. Dön. II. Dön. III. Dön. 9 AylıkÖzel Tüketim 2006 8.1 11.5 2.3 6.2Özel Tüketim 2007 2.1 -0.7 3.6 1.8Yatırımlar 2006 32.1 18.4 15.0 15.7Yatırımlar 2007 3.0 9.6 5.7 6.3İhracat 2006 10.1 18.3 14.8 4.1İhracat 2007 14.7 12.3 7.5 11.2 Milli gelirin yüzde 20'ye yakın bir oranını oluşturan yatırımlarda bu yıl çok keskin bir yavaşlama gözleniyor. Bu da hemen her çeyrek artarak sürüyor. Çünkü baz etkisi çıkarıldığında yılın ikinci ve üçüncü çeyreğindeki yavaşlamalar daha iyi belirginleşiyor. Geçen yıl ilk 9 ayda yüzde 16'ya yakın artan yatırımların bu yıl sadece yüzde 6.3 artması elbette şaşırtıcı. Malum, geçen yıl küresel dalgalanma nedeniyle kur ve faiz birdenbire yükselmişti. O dönemde bile yatırımlar bu denli etkilenmediğine göre, demek ki, çok farklı bir iklime girilmiş. Hava değişmiş ya da büyü bozulmuş.Gerek yatırımlarda, gerek tüketimde gözlenen çok ciddi yavaşlamaya rağmen, ihracatta önemli başarılar gözleniyor. Ancak geçen yıla göre sağlanan bu artışta parite etkisinin payı yok. Malum reel YTL cinsinden ifade ediliyor. Bununla beraber, dünyada tüm varlık fiyatlarının hızla artmasının ihracat gelirlerini artırmaya yaradığı da unutulmamalı. Geçtiğimiz yıl devletin ekonomik faaliyetlerinde önemli değişiklikler olmadı değil. Örneğin kamu sektöründe tüketim ilk 9 ayda yüzde 16 artış gösterdi. Öte yandan, kamu yatırımları da aynı dönemde yüzde 28 arttı. Her iki artışın da kuşkusuz temelinde genel seçim süreci rol oynadı. 2008'e girerken de unutmayalım ki, önümüzde yerel seçimler var. Ve ayinesi işidir kişinin, lafa bakılmaz sözünden esasla yine aynı eylem tekrarlanabilir. Fakat özel kesimdeki harcama yavaşlamasının kamu kesimiyle telafisi etkili olmaz. 2002'den bu yana Türkiye ekonomisi yüzde 43 büyüdü. Yani ortalama yüzde 7.4. Ancak bu yıl olasılıkla bu düşecek ve yüzde 5'e yakın bir büyüme oluşacak. 2008'de de küresel sıkıntıların yoğunlaşmasıyla bu performans yine düşük oluşabilir. Hatta belki de 2007'den de düşük olabilir. Böylece anlayacağız ki, son yılların yüksek büyüme performansı daha çok ekonomik politikalardan değil, küresel likidite bolluğundan kaynaklanmış. Şimdi küresel hava değiştiğine göre, her şey ortaya çıkacak. Kısacası, yeni bir model gereği daha da belirginleşecek. hgunes@milliyet.com.tr Kamu harcamalarıyla ikame