İhalenin ikinci özelliği, gelen talebin yetersizliği. 1.56 milyar YTL'lik talep gelmiş. Bunun da çoğu Hazine'yi bu sıkıntılı dönemde silkelemeye yönelik olmuş. Haliyle Hazine bunun sadece 700 milyar YTL'lik kısmını uygun bulmuş. Yani geri kalan 544 milyar YTL'lik talep dışarıda bırakılmış. İhalenin üçüncü özelliği, vadesi uzun bir borçlanma senedinin riskli bir dönemde devreye sokulması. Ancak bundan kaçış da olanaklı değildi. Çünkü 28 Nisan'da ve geçen hafta perşembe günü Hazine hangi türdeki senetlerle ve ne kadar ihaleye çıkacağını açıklamıştı. Oysa, böylesi dönemlerde kısa vadeli borçlanılabilse yük ya da hasar çok daha az olur. Dünkü Hazine ihalesinde bileşik faiz yüzde 15.99'dan sonuçlandı. Bu elbette çok yüksek bir faiz. Üstelik anlaşılan, psikolojik olarak piyasalar olumsuz etkilenmesin diye Hazine ihaleyi faizin yüzde 16'nın altında kalacağı biçimde kesmiş. Bu borçlanmanın vadesi 686 gün, yani 22 ay vadeli. İlk yıl enflasyon yüzde 7 olsa, ikinci yıl da enflasyon yüzde 5 olsa, oldukça bol kepçe bir reel faiz bırakılmış oluyor. Yatırımcı ilk yıl yüzde 8.4, ikinci yıl da yüzde 10.5 reel faiz almış olacak. Toplamda da bu yüzde 20'ye yakın edecek. (Hazine 2003 yılında yüzde 12, 2004'te yüzde 9.5, 2005'te de yüzde 8 reel faiz ödemişti. Son ihaleye kadar da faizler bu düzeydeydi) Eğer enflasyon yüzde 5'e düşse bu yüzde 10.5 reel faiz ediyor. Tek sözcükle, aşırı! Bu denli yüksek reel faize Hazine ne kadar dayanabilir? Ya da hasar ne kadar oluşur? Bunları hesaplamak gerekiyor.Önce, kamunun borçları hakkında bazı bilgileri verelim. Şu anda merkezi yönetimin toplam borç stoku (iç ve dış) 333 milyar YTL. Bunun 212 milyar YTL'si yerli para cinsinden, 117 milyar YTL'lik kısmı döviz cinsinden, geri kalan 4.1 milyar YTL de dövize endeksli borçlardan oluşuyor. Reel faiz aşırı Bu borcun hemen hemen yüzde 52'si piyasaya, yüzde 23'ü kamuya, geri kalanı da dış dünyaya. Döviz cinsinden olan borçların artan kurla daha şimdiden şiştiğini göz ardı etmeyelim. TL ise zamana bağlı. Yani bu yüksek faizin ne kadar süreceğine. Eğer faizler çok hızlı biçimde gevşeme göstermezse, borçların maliyeti de sorunlu hale gelebilir. İç borç stokunun nakit kısmının (yüzde 80) yarıdan fazlasının sabit getirili, yani iskontolu borçlanma senetlerinden oluştuğunu biliyoruz. Ve bunlar da genellikle 22 ay vadeli. Dün Hazine aynı faizle bankalara ayrıca 1.16 milyar YTL'lik borç senedi daha sattı. Önceki gün de oldukça yüksek bir faizle 2.38 milyar YTL'lik borçlanma yapmıştı. Böylece her ikisinin, yani aşırı yüksek faizle yapılan borçlanmanın toplamı 4.24 milyar YTL ediyor. Bu, toplam iç borç içinde sadece yüzde 2. Ancak bu yapı sürerse, Hazine'nin iç borç maliyetleri bir hayli artacak. Döviz cinsinden iç borçların da toplam içinde yüzde 12 olduğu (dış borç ayrı) anımsanırsa, son zamanlarda kur ve faiz dalgalanmalarının Hazine'ye maliyetinin boyutu ortaya çıkıyor.Dalgalanmaların tek zararı döviz borçlusu özel sektör, ya da enflasyondan sorumlu Merkez Bankası değil. Hazine'nin de durumu ortada. Borcun yüzde 15'i artık daha maliyetli. hgunes@milliyet.com.tr Borç yükü arttı