Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünkü köşe yazımızda ise, borsada yatırımcı sayısının azalmasını değerlendirirken bunu kısmen halka arzların, özellikle özelleştirmelerde, azalmasına bağlamıştık. İşte tam bu sırada Halkbank'ın yüzde 25'inin halka arz edilmesi kararı sanki hükümetin yanıtı oldu. Baştan belirtelim, Halkbank'ın dörtte birinin halka arz edilmesi elbette olumlu. Birincisi, bu küçük yatırımcıyı yeniden borsaya çekebilir. Bu arada borsada da belli bir canlılık yaşanabilir. İkincisi, bir kamu bankasının toptan elden çıkarılması pek içimize sinmiyordu. Kamunun malı olan bir varlığa neden kamu, yani halk yatırım yapamasın? Geçen hafta Halkbank'ın özelleşmeye hazır olduğunu gazetemiz haber yapmış, biz de değerlendirmiştik. Birçok büyük ve yabancı banka Halkbank'a ilgi gösteriyor. Çünkü Halkbank'ın taşraya yayılmış bir ağı ve orta ölçekli müşteride, özellikle esnaf ve küçük tüccarda, ciddi etkinliği var. Halkbank'ın halka arzıyla hemen nakit elde edilecek. Bu halka arzın avantajlı tarafı. Ancak halka arz işlemlerinde fiyatı, piyasa açık artırmayla değil, uzman kuruluşlar belirliyor. Uzman kuruluşlar ise genellikle satış gerçekleşsin diye belli iskontolar uyguluyor. Dolayısıyla bu yöntemle satışlarda, blok satışa göre hisse bedeli daha düşük kalıyor. Bu da işin dezavantajlı tarafı.Halkbank'ın neden yüzde 25'inin halka arz edildiği sorgulanabilir. Ancak başarılı olduğu takdirde bir miktar daha denenmesinde bir mahzur yok. Bununla beraber, uzun vadede halka açılma oranının bu düzeyde kalması bizce yetersiz. Çünkü İş Bankası, Yapı Kredi Bankası ve Garanti Bankası gibi büyük ölçekli rakip bankaların halka açıklık oranı çok daha yüksek. Hatta batıda bu oranlar çok daha büyük.Üstelik ikinci aşamada, yani Halkbank'ın blok satışından sonra, ana hissedar halka arzla ortak olanlara çağrı yapma zorunluluğu duyacaktır. Bu durumda da halka açıklık oranı daha da düşebilecektir. Oysa bizce çoğunluk hissesinin halkta olduğu, ama azınlıkta bulunan ana hissedarın profesyonel bir yönetim oluşturduğu durumda, kuruluş en sağlıklı sonuçları vermekte. Hem kâr elde etmekte, hem de temettü olarak dağıtmakta. Seçime kadar para Dün çok üst düzeyde bankacılık yapmış bir arkadaşıma Halkbank'ın halka arzının ne denli olumlu olduğunu anlatırken, o beni uyardı: hem gelir elde edecekler, hem de siyasal olarak seçim öncesi bankanın yönetimini elden çıkarmamış olacaklar. Bazı hisse senedi almış olanlar da sevinecek. Evet, satışı bu yönüyle düşününce bu karar pek olumlu görünmüyor.Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci de dün Halkbank'ın halka arzının mayıs ayına dek tamamlanacağını açıkladı. Yani seçimler daha sonra gerçekleşecek. Fakat görünen o ki, önümüzdeki aylarda finans sektörünün Halkbank'a ilgisi sürecek. Çünkü mevcutlardan biri bu bankayı elde ederse liderliğe tırmanmış olacak. Gelecek yılın cari açığının bir kısmı da bu blok satıştan finanse edilecek. Sektörde rekabet sertleşecek, kamu payı azalacak. Bu arada bazıları bu satışla esnafın kredisiz kalacağından kaygı duyuyor. Oysa acaba esnafın kredi bulamama nedeni banka yokluğu mu, yoksa faizlerin yüksek ve kısa olması mı? Bizce ikincisi. hgunes@milliyet.com.tr İşin iç yüzündeki siyaset