Bu arada uluslararası mali piyasalarda ABD hazinesinin 10 yıl vadeli borçlanma senedinin faizi yüzde 5.1'e yaklaşıyordu. Bu tahvillerin getirisi yüzde 6'yı görür mü, bilemeyiz. Gelecek verilere bağlı. Ancak ABD Merkez Bankası FED'in faiz artırımını sürdürmesi eğilimine dayalı olarak tahvil piyasasındaki satışlar ve faizlerin yükselmesi önemli. Dün akşam FED Başkanı Bernanke kamuoyuna bir açıklama yaparak faizlerin bundan böyle verilere bağlı olarak artabileceğini açıkladı. Hafta içinde açıklanan veriler de ekonomik canlanmayı gösterdiği için, açıklamanın ardından euro-dolar paritesi 1.25 doları sınırını aşıverdi. ABD'deki faiz artırımları tüm dünyayı ilgilendiriyor. ABD içinde enflasyonist baskıyı kontrol ediyor. Diğer yandan, gayet şişik olan emlak piyasası da ciddi darbe yiyecektir. ABD'de iç tasarruflar çok düşük olduğundan faizlerin etkisi sınırlı kalıyor. Ancak, içeride borçlanma stratejisi üzerinde etkili oluyor. Yüksek faizler ABD hazinesini (uzun vadede) zorlayabilir. Faiz artırımının en önemli olası etkisi ise, petrol, altın ve diğer bazı madenlerin fiyatlarının aşırı şişmesini frenlemesi. Şimdiye dek bu gözlenmedi, ama mutlaka bir yıl içinde etkisini kendini gösterecektir. Faiz artırımının sürmesi Öte yandan, faiz artırımlarının likiditenin, yani yatırımların gelişmekte olan piyasalardan çekilerek ortalığı darmadağın edeceği sanılıyordu. Başlıcası, bu ülkelerin borçlanmaları daha pahalı hale gelecekti. Ancak şimdiye dek böylesi bir gelişme olmadı. ABD'nin en büyük sıkıntısı dış ticaret açığı. Şaka değil, bu açık 800 milyar dolara varıyor. Ve bu açığın finansmanı için bütün dünyanın ABD'ye yatırım yapması gerekiyor. Açıktan dolayı oluşan borcun ulusal para olan dolarla ödenmesi bir avantaj oluştursa da, bu düzeyde sürerse beş yılda 4 trilyon dolarlık borç yaratacak! Ve modern ekonomide böylesine bir açık yok. Yüksek faiz ABD'deki dış açıkla doğrudan ilişkili. Çünkü dış açık içerideki yüksek faize dayalı sermaye girişleriyle finanse ediliyor. (Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi) Faizler düşükken pek sorun çıkmasa da, bu açığın sonsuza dek finanse edilemeyeceği ortada. Günün birinde mutlaka bir düzeltme yaşanacak. Üstelik bu düzeltmenin bir de bedeli olacak. Geçenlerde Sebastian Edwards isimli iktisatçı ABD'nin önde gelen araştırma kuruluşu NBER için bunun bedelini araştırdı.Araştırma ABD ekonomisinin ithalata ne denli bağımlı olduğunu gösteriyor. Günün birinde dış açık finanse edilemeyecek boyuta gelirse, doların birdenbire büyük ölçüde değer yitirmesi ve reel ekonomiye ciddi bir şok yaşatması hesaplanmadı. Çünkü bu durumda, hem ithalat daha pahalı hale gelecek, hem de iç üretimde durgunluklar oluşacaktır. Edwards'ın tahminlerine göre bunun ortaya çıktığı ekonomilerde ilk üç yılda yüzde 3.6 ile yüzde 5 arasında bir daralma görülüyor. Daha sonra ise uzun vadeli büyüme ortalamasının altına düşülüyor.Gözler daha bir süre ABD üzerinde olacak. Çünkü ABD ekonomisi dünyanın lokomotifi. hgunes@milliyet.com.tr Hayal ötesi ticaret açığı