Gösterge Yükselen ülkelerin bazılarında ciddi boyutta dış açık bulunuyor. Örneğin Letonya'nın dış açığı milli gelirinin yüzde 24'ü ediyor! Diğer Baltık ülkeleri, Bulgaristan ve Romanya'nın dış açığı da milli gelirlerinin yüzde 12'sini buluyor. Bununla beraber kamu açıkları, genel olarak, 15 yıl öncesine göre bir hayli düşmüş durumda. Geçen hafta The Economist dergisinde yükselen piyasaların artık çok daha sağlam temellere sahip olduğu belirtiliyordu. Ne oldu da bu ekonomiler daha sağlam hale geldi? Dış açıkları mı azaldı, bütçe açıkları mı? Yoksa bunların çoğunu serbest kur rejimi mi kurtardı? The Economist'e göre, bırakınız sağlamlığı, bu ülkeler artık gelişmiş ülkeleri sollamaya hazırlanıyor. 1990'lı yıllara dek gelişmiş ülkeler ile diğerleri arasında bir gelir uçurumu yaşanıyordu. Ama büyüme hızları aynıydı. Oysa bugün yükselen ekonomiler çok daha hızlı büyüdüğü için fark kapanıyor. Gelişmiş ülkeler yüzde 2 büyürken, Çin de hesaba alındığında bu ülkeler yılda ortalama yüzde 8 büyüyor. Yani artık dünya ekonomisinin lokomotifi oluyorlar. Çünkü dünya gelirinin yüzde 30'unu yaratıyorlar.Yükselen ekonomiler dünyadaki ihracatın da yüzde 45'ini gerçekleştiriyor. Enerjinin de yarıdan fazlasını tüketiyor. Öte yandan, son yıllarda artan enerji talebinin yüzde 80'ini bu ülkeler yaratıyor. Yükselen ülkelerin bir başka yanı da dünya döviz rezervlerinin yüzde 75'ine sahip olmaları... Dikkatimi çeken husus ise yükselen ekonomilerde kredi genişlemesindeki oranların yüzde 15-20'leri bulması. İnanılmaz! Oysa enflasyon oranları yüzde 3-5 civarında.Rahmetli babam rüya ile hayal arasındaki farkı anlatırdı. İkisi de gerçek değildir, ama sabah uyandığınızda rüya fark edilir. Hayal görenler ise sanılarını hep gerçek sanır. 1990'lı yıllarda da bunun bir mini versiyonu yaşanmıştı. Tam bir balon oluşmuştu. Sonunda 1994'te Meksika'da, 1997'te Doğu Asya'da, 1998'de Rusya'da, 1999'da Brezilya'da ve 2000'de de Türkiye'de kriz oldu. Ardından 2001'de Arjantin'de, 2002'de de Venezuela'da krizler yaşandı. Daha hızlı büyüyorlar Benzer bir âlemdeyiz. Ama bu hayale dönüşmemeli. Gerçi kimileri fiyat-kazanç oranlarının astronomik düzeylere varmadığını, kârların ise, bırakınız, düşme eğilimine girmeyi, hâlâ yükseldiğini belirtiyor. Bununla beraber, Çin ve Hindistan'ın olağanüstü büyüme eğiliminden ve dünyadaki likidite bolluğundan hareketle yaşananları abartmak doğru olmaz. Hayal âleminde yaşamak Bölgeler 2006 (gerçekleşme) 2007 (beklenti) 2008 (beklenti)Dünya 5.4 5.2 4.8ABD 2.9 1.9 1.9AB 2.8 2.5 2.1Asya 9.8 9.8 8.8Ortadoğu 5.6 5.9 5.9 Birçok yükselen ekonomi bugün daha mutlu edici mali piyasalar sergiliyor. Buna bağlı olarak makroekonomik dengeler de daha olumlu görünüyor. Ancak temel olarak bunu sağlayan inanılmaz küresel likidite bolluğu ile yine ulusal likidite genişlemelerinin çok yüksek olması. Bu durum bu ülkelerde enflasyon riskini artırsa da, sıkı mali disiplinle şimdilik dizginler elden kaçmıyor. Bununla beraber varlık fiyatları artan taleple birlikte almış başını gidiyor. Kısacası, bugün yaşananlar sürdürülebilir değil. Gerçekçi de değil. ABD ekonomisi yavaşlamaktadır. Günün birinde de Çin yavaşlayacaktır. Gelişmekte olan ülkeler de para pompasıyla kendilerini iyi hissediyor. Türkiye de öyle değil mi? Son 4 yılda 70 milyar dolar para girdi. Kendimizi hayli iyi hisseder olduk. hgunes@milliyet.com.tr Büyüme gerçekleşme ve beklentileri