Geçen hafta The Economist dergisinde gelişmekte olan ülkelerin borç senetlerinin değerleri üzerine bir makale vardı. Başlık şöyleydi: "Mükemmellik için fiyatlandırma". Gerçekten de gelişmekte olan ülkelerin çoğu borç senedi bir hayli yüksek değerlere ulaşmış durumda.
Gelişmekte olan ülkeler denildiğinde aklımıza Rusya, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, İsrail, Mısır, Venezüella, Peru, Meksika, Kolombiya, Şili, Brezilya, Arjantin, Tayland, Tayvan, Güney Kore, Singapur, Filipinler, Malezya, Endonezya, Hindistan, Hong Kong ve Çin gibi ülkeler geliyor. Bu ülkeler hem orta gelir düzeyine sahip, hem de genellikle sermaye açıklar. Bazıları da çok ciddi borç sıkıntısı içinde. En kötüsü Arjantin olmak üzere, Rusya, Brezilya, Türkiye ağır borçlu durumdalar. Ve bu borç senetlerine de zaman zaman talep oluyor.
Bu ülkeler geçen yıl özellikle şubat - haziran döneminde ciddi sermaye akımı çekmiş. Yaz aylarında bir miktar çıkış gerçekleşse de bunu kar gerçekleşmeleri olarak nitelemek daha doğru. Ve yılın sonuna doğru akım tekrar hızlanmış.
Aşağıda sunulan grafikte bu tür ülkelerin borç endeksi görülüyor. Nisan -haziran döneminde endeksin ciddi bir yükselme gösterdiği ancak daha sonra gevşemesinin nedeni kar realizasyonundan başka bir şey değil. Ancak yaz sonuna doğru endeks yeniden bir çıkış doğrultusuna doğru giriyor.
Malum bir bononun fiyatı yükseliyorsa, vadeye kalan faiz getirisi de düşüyor demektir. Daha çok para ödeyerek elde edilen bononun getirisi de kısmen erimiş oluyor. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerin bonolarıyla ABD bonolarının getirisi arasında fark da bir hayli daralmış durumda.
Gelişmekte olan ülkelerin borç senetlerine ilginin birkaç nedeni var. Birincisi, Batı'da faizler aşırı düzeyde düştü. ABD Merkez Bankası Federal Reserve'ün izlediği çok düşük faiz politikası paranın ABD'den dışarı kaçmasına neden oluyor. Ya da Amerikan para ve sermaye piyasalarına akacağına para başka mecralar arıyor. Bu da hem bu ülkelerde faizleri gevşetiyor ve krizden uzaklaştırıyor, hem de borç sorununu çözüyor ve riskler düşmüş oluyor.
İkincisi, yakın gelecekte dünyanın herhangi bir bölgesinde önemli bir kriz beklenmiyor. Borçlu ülkelere gerek bonkör yardımlarla, gerekse ciddi ve sert önlemlerle IMF yardım ediyor ve borç sarmalından kurtarıyor.
Yine de en önemlisi ABD'de izlenen faizler. Şimdilik ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan faizleri yükseltmede aceleci olmayacağız dese de, ABD'de canlanma başladığında nominal faizler yeniden yükselecek. O durumda da gelişmekte olan ülkelerin göreli olarak daha yüksek getirisi olan bonoları cazibesini yitirecek.
Ama yine de, biz bu saltanatın hemen biteceğini sanmıyoruz.