Hükümet şimdi Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu'nun bu kararı iptal etmesini bekliyor. Fakat bu gerçekleşmezse proje büyük ölçüde suya düşmüş olacak.İktisatçı gözüyle özelleştirmeye yeniden bakmakta yarar var. Önce şu farkı belirtelim; kamudan özele devredilen kuruluşlara genel olarak özelleştirme diyoruz. Ancak bunların bir kısmını Özelleştirme İdaresi Başkanlığı gerçekleştiriyor. Bazen de özelden kamuya kalmış kuruluşlar var. Bunları da TMSF satıyor. Hepsinin yanı sıra kamu tarafından işletilen ya da hizmet sağlayan bazı kuruluşlar var. Bunların da işletme hakkı belli bir süre (yahut süresiz) ilgili kamu kurumları tarafından özel sektöre devrediliyor. Galataport ihalesinin yürütmesini Danıştay 6. Dairesi durdurdu. Bunun üzerine Yüksek Planlama Kurulu kararı çıkamadı. Hâlâ 13. Daire'de bekleyen birçok dava başvurusu var. Ana muhalefet partisi CHP, kamuoyunda hayli tartışma yaratan bu konunun üzerine gidiyor ve hükümette rahatsızlık yaratıyor. Bununla beraber, tümünün aynı kefede değerlendirilmesi yanlış. TMSF satışlarının her durumda özel kesime devri şart. Çünkü zaten özel kesimden gelmiş. Ama belli ilkelerin de gözetilmesi gerek. Birincisi, bu kuruluşlar ihaleyle ve şeffaf biçimde satılmalı, ikincisi de en yüksek bedel bulunmalı. En yüksek bedel demek de o andaki en yüksek teklif değildir. Yerel ve küresel konjonktürler nedeniyle o anda fiyat düşük kalabilir. Bunu gözetmek gerekir. Hatırlayın, Demirbank HSBC'ye kaça satılmıştı? 350 milyon dolar. Bugün aynı bilançoya çok daha fazla para verenler çıkar. Tabii ki, HSBC o konjonktürün gerektirdiği parayı verdi. Ama devlet açısından zamanlama yanlıştı.Şeffaf, dolayısıyla adil olmayan özelleştirmeler de yanlıştır. Rekabet sağlanmalı, birden çok teklif yoksa bunun nedeni araştırılmalıdır. Ve bu tüm özelleştirmeler için geçerlidir. En yüksek bedel yetmez Gelelim Galataport ihalesine. Burada işletme hakkı devrediliyor. Ve var olan değil, yaratılacak olan bir işletme. Bu çok önemli. Yani hakkı kiralayan kuruluş ayrıca ciddi bir yatırım taahhüdüne giriyor. Ofer grubunda kalan ihaleye başka herhangi bir kuruluşun ilgi gösterdiği duyulmadı. Neden? Bu nedenle, ihalenin ne denli şeffaf olduğu konusunda tartışmalar sürüyor. Hükümet de dişe dokunur bir yanıt vermiş değil. Sadece en yüksek rakamın verildiğini söyleyip konuyu geçiştiriyor.Elbette Galataport güzel bir proje olacak. Kimi tutucular itiraz etse de, sonunda bölgede bir ekonomik değer yaratılmış olacak. Ancak Tüpraş 2004'te satılmaya çalışıldığında 2 milyar dolar etmişti, sonra satıştan vazgeçildi ve geçen yıl 8 milyar dolar üzerinden satıldı. Bunu unutmayalım.Kuşkusuz, şartlar uygunsa ve bedel yeterliyse, öküzün altında buzağı da aranmamalı. Nihayet, en yüksek fiyat o malın o andaki gerçek değeridir. Burada esas kafalardaki değeri bulmak değil, piyasadaki ederi bulmaktır. hgunes@milliyet.com.tr Şeffaflık ve rekabet şart