Fakat artık faizleri sorgulamak gerekiyor. Çünkü son veriler MB'nin faiz politikasının pek de etkili olmadığını gösteriyor. Geçen hafta Deniz Gökçe ile Osman Ulagay arasında sütunlarında bir diyalog geçmiş, Ulagay faizlerin yüksekliğinin nedenlerini sorgulayınca, Gökçe de yanıtlamıştı. Gökçe temel olarak risklerden ötürü faizlerin yüksekliğini vurguluyor. Doğru. Ancak aynı zamanda faizin MB'nin izlediği sıkı para politikasının bir aracı olduğunu da unutmamak gerek. Bizim de sorguladığımız işin bu tarafı. Çünkü MB'nin faizleri yüksek tutmasının nedeni iç talebi frenleyerek enflasyonu dizginlemek. Dün Merkez Bankası (MB) Başkanı Durmuş Yılmaz Bursa'da 2007 yılı para programını açıkladı. Yılmaz, bu açıklamada, özellikle para politikası araçlarını belirlemede MB'nin bağımsız olduğunu vurguladı. Bunun yanı sıra faizlerin mevcut gelişmelerden çok, gelecekteki enflasyon beklentisine göre belirlendiğini açıkladı. Bunlar bildiğimiz noktalar. Nitekim gerçekten enflasyon yılın ikinci yarısında düştü. Ama faizlerden olduğunu sanmıyoruz. Bize kalırsa enflasyon daha çok döviz kurundan düştü. O zaman faizlerin bu kadar yüksek tutulmasının anlamı sorgulanabilir.Faizler yoluyla iç talebin kontrol edilmesi savunulabilir. Ancak anlaşılan 2006'nın üçüncü çeyreğinde iç talep çökse de son çeyrekte yeniden toparlamaya başlamış. Son veriler bunu gösteriyor. Üstelik yüksek faiz politikası sürmesine rağmen.Öteden beri Ege Cansen ya da Asaf Savaş Akat gibi dostlarımızın faizlerin yüksek olduğu tezine karşı çıkıyorduk. Çünkü faiz bir politika aracıydı. Özellikle Ege Cansen faizlerin yüksek tutulmasıyla sıcak para çekildiğini ve bu yolla cari açığın finanse edildiğini, bunun da çok yanlış olduğunu savunuyordu. Çünkü bu kuru baskı altına alıyordu. Akat ise para politikasının aşırı sıkı olduğunu, buna gerek olmadığını savunuyordu. Biz ise talebin aşırı canlı olduğunu ve bunun dış açık açısından sürdürülemeyeceğini savunuyorduk. Hâlâ aynı tezi savunsak da bunun mevcut para politikasıyla çözülemeyeceği kuşkusu ortaya çıkmış bulunuyor. İç talebin kontrolü Yanlış anlaşılmasın. Bir tüketim patlamasının olduğunu savunmuyoruz. Ancak tüketimi yeterince daraldığı kanısında değiliz. Gerçi MB para politikasının etkisindeki normal gecikmenin tamamlanmadığını, bunun bu yılın ilk yarısında kendisini göstereceğini savunabilir. Bu durumda da en fazla birkaç ay beklenebilir. Bu durumda ya Maliye politikasının daha da sıkılması gerekiyor (dikkat edelim faiz dışı harcamalar çok hızlı artıyor) ya da MB'nin çok daha fazla dövizi piyasadan çekmesi gerekiyor. Dün Yılmaz son beş yılda piyasadan 45 milyar dolara yakın döviz aldıklarını açıkladı. Olabilir. Ama son 5 yılda da 80 milyar dolara yakın cari açık oluştuğu da göz ardı edilmemeli. Demek ki, açığın bunun sermaye hareketleri tarafından finanse edilmesine izin verildi. Kur da bu durumda düzeltmeyi yapamadı. Eğer bütün bunlara rağmen daralmayla cari açığın ve enflasyonun azaltılması sağlanamıyorsa, mevcut programın dış açık zafiyeti nedeniyle terk edilmesi ve başka bir stratejisinin tasarlanması gerekir. hgunes@milliyet.com.tr Ne yapılabilir?