Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tony Blair'in partisinin başına geçerken söylediği söz beni çok etkilemişti: "Eşitlik adil değildir. Adil olan fırsat eşitliğidir!". Rahmetli babam bir siyasetçiydi. Sık sık toplumsal konuları entelektüel düzeyde tartışırdık. Bana tam bir fırsat eşitliğine hiçbir zaman ulaşılamayacağını söylerdi: "Sen bir profesör çocuğusun. Doğal olarak çevrende bilgi ve kültürün egemen olduğu bir yapı var. Ne denli maddi olanak tanırsan tanı, Hakkâri'deki yoksul bir çocuk seninle aynı olanaklara kavuşamayacak". Sosyal adaletin en önemli unsuru fırsat eşitliğidir. Ancak bizde çoğu solcu eşitliği adil sanır. Gerçi bu tamamıyla anlamsız sayılmaz. Çünkü bir ülkede fırsat eşitliği yoksa, sistem zaten adaletsizse, insanlar farklı yollarla eşit hale getirilmeye çalışılır. Fakat bu da çabalayana haksızlık olur. Kimileri yattığı yerden rahat eder. Babam haklıydı. Ama bu eşitsizliği en aza indirgemenin yolları bulunmalıydı. En azından vicdanlarımızın rahatlaması için. Fırsat eşitliğinin en önemli yöntemi ortaöğrenimi 11 yıla çıkararak en nitelikli ve en maliyetsiz hale getirerek bunun devlet tarafından sağlanmasıdır. Fırsatlar eşit olunca, başarıya göre ödül de adil hale gelir. Başarıya göre ödül kişinin güdülenmesi için son derece önemlidir. Üniversitelerde öğretim üyeleri üç işlevi yerine getirir. Öğretim, araştırma, yani bilim üretme ve aydın olmaktan gelen kamuoyunu aydınlatma görevi. Her öğretim üyesinin bu üç işlev konusunda aynı verimlilikte olduğu söylenemez. Uluslararası çapta bir bilim adamı ile kendi halinde sadece görevini yerine getiren öğretim üyesi farklıdır. Ancak bizde bu ödüllendirilmez. Böylece ciddi adaletsizlikler doğar. Bundan 10 yıl kadar önceydi. Bir öğretim üyesi arkadaşım sendikaya üye olmam için geldiğinde, buna pek inanmadığımı söylemiştim. Nihayet birer fabrika işçisi değildik. Sendikalar üyelerinin ekonomik haklarını savunurken, eşit ücret politikasını savunurlar. Çünkü işçilerin verimliliğinin homojen olduğu varsayılır. Kaldı ki, ülkemizde de belli bir kıdemi almış tüm öğretim üyeleri aynı ücreti alır. Babam ve fırsat eşitliği Oysa öğretim üyeleri homojen sayılamaz. Her birinin akademik katkısı ve başarısı farklıdır. Bu nedenle üniversitelerin ve bilim adamlarının yarışabilmesi için farklı ücretlerin ödenmesi gerekir. Bu teorik olarak ideal görünmekle brlikte, ülkemizde uygulanması kolay değildir. Siyaset, kayırma, nepotizma devreye girer ve adil olmayan sonuçlar ortaya çıkabilir. Ancak bu sistemi tartışmakta yarar var.Diyelim ki, bir üniversite atak yapmak istiyor ve başarılı akademisyenleri bünyesine çekmek istiyor. Daha yüksek ücretlerle bunu gerçekleştirebilir. Yahut da aynı üniversitede canla başla çalışan bir öğretim üyesi diğer meslektaşlarına göre daha yüksek bir ücretle teşvik edilebilir. Bu sistemin bir başka sakıncası da azgelişmiş yörelerdeki üniversitelerin rekabette zorlanması olur. Büyük kentlerdeki varlıklı üniversitelerle aralarındaki fark giderek açılabilir. Bunun olmaması için devletin mutlaka müdahalede bulunması ve ek mali olanaklarla bu üniversiteleri takviye etmesi gerekir. Kısacası, eşit ücret adil değildir. Yaratılan eşit işe, tabii eşit ücret ödenmelidir. Adil olanı da odur. Ama fırsat eşitliğinin adil bir yarış olanağı sağladığı kadar, özgürce rekabet de önemli. hgunes@milliyet.com.tr Her öğretim üyesi farklı