Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

MB, önceki gün, yükümlülüğü gereği hükümete bir mektup yollamış. Malum, enflasyondaki gelişme açıklanmış olan belirsizlik aralığını aştığında, MB hükümete bunun açıklamasını yapmak zorunda. Bu mektup büyük ölçüde 19 Ekim tarihli Para Politikası Kurulu'ndaki değerlendirmelere ve son enflasyon raporuna dayanıyor. Dün Merkez Bankası (MB) Başkanı Durmuş Yılmaz düzenlediği basın toplantısında 2006 yılı 4. Enflasyon Raporu'nu açıkladı. Raporda her zamanki gibi uluslararası gelişmelerin yanı sıra, enflasyondaki, özellikle arz ve talep kaynaklı gelişmenin analiziyle mali piyasalardaki durum ve kamu maliyesinin performansı değerlendiriliyor. Bunlara dayalı olarak orta vadeli öngörülerde bulunuluyor ve risklere işaret ediliyor. MB'ye göre enflasyonun raydan çıkmasının temel nedeni arz şokları. Yani petrol ya da petrol fiyatlarındaki artışlar, tütün ürünlerine yapılan zamlar ile işlenmemiş gıda ürünlerindeki fiyatların hızlı yükselişi. Bu sapmada, MB, mayıs ayında başlayan mali piyasalardaki dalgalanmanın ve iç talebin ciddi bir katkısı olduğunu inkâr etmiyor. Ancak, arz şoklarının daha etkili olduğunu düşünüyor. MB'ye göre, kurun enflasyona geçirgenlik payı yüzde 20. Yani, enflasyondaki 3.0-3.5 puanlık kısım döviz kuruna bağlı. Ancak, biz aynı görüşte değiliz. Çünkü petrol ve altın gibi emtea fiyatlarındaki artışlar daha önce başladı. Beklentilerin ya da fiyat artışlarının birdenbire yükselmesinde mayıs ayındaki çalkantının daha önemli bir payı olduğu kanısındayız. Öte yandan, MB arz şoklarının büyük ölçüde aşıldığı kanısında. Döviz kuru değerlendi, altın ve petrol fiyatlarında düşüş başladı ve geçirgenlik de büyük ölçüde tamamlandı. Fakat, gıda fiyatlarındaki artış hızının bir türlü düşmemesi, MB'ye göre, enflasyonun istenen düzeye gelmesini engelliyor. Bu nedenle sıkı para politikasının sürdürülmesi zorunlu. Neden raydan çıktı? Mayıs ayında 400 (sonraki eklemeyle, 425) baz puanlık faiz artışından sonra, depo alım ihaleleri ve döviz satışlarıyla TL'deki likidite fazlalığı çekilmişti. MB, faiz getiri eğrisinin yeniden aşağıya sarkmasının görülmesiyle bunun etkili olduğunu düşünüyor. Ancak bu konuda biz yine aynı fikirde değiliz. MB'nin sık sık "Gerekirse faizleri yine artırırız" yönündeki demeçleri bunun tam aksine bir eğilimi yansıtıyor. Üstelik arz yönlü enflasyonun faizle düşürülmesi de bize pek makul gelmiyor.MB özel kapsamlı TÜFE göstergelerinden H endeksine bakarak enflasyondaki yüksek seyrin 2007 yılının yarısına kadar süreceği kanısında. Bunun yanı sıra MB üç olası riskten bahsediyor. Birincisi, iç talepteki yavaşlamanın beklenenden daha yavaş gelişmesi, ki biz bir süredir bunu dile getiriyoruz. İkincisi, uluslararası gelişmelerden kaynaklanarak mali piyasaların yeniden çalkantıya girme olasılığı ve nihayet beklentilerin hızlı biçimde uyum göstermemesi. (Mamafih MB, hizmet sektörü hariç, bu riskin etkili olmadığı kanısını taşıyor.) İlginçtir, en önemli risk unsuru olan yaklaşan seçimler mektupta yer almıyor. Sadece satır aralarında iç talebin mali dalgalanma sonrası çabuk toparladığına ve kamu harcamalarındaki hızlı artışa değiniliyor. Bu arada dünkü basın toplantısında Başkan Durmuş'a sorulan soru da çok yerindeydi: Büyüyen cari açık karşısında mali piyasalarda oluşacak ani bir dalgalanma (ta 2008'in ilk çeyreğinde yakalanması beklenen) enflasyon hedefinin şaşmasına neden olmayacak mı? Kısacası, ferahlamaya daha çok var. Zaten faizler de bunu gösteriyor. hgunes@milliyet.com.tr Riskler azaldı mı?