Bazı tebliğler gerçekten ilgi çekti. Yeni Zelanda Merkez Bankası Başkanı Alan Bolard'ın sunumu önemliydi. Çünkü Yeni Zelanda EH'nin ilk uygulandığı ülkeydi. Ancak Zelanda'nın Türkiye'ye hiç benzemediği baştan belirtilmeli. Petrol krizi sonrası Y. Zelanda ekonomisi ciddi bir dalgalanmaya girmiş, enflasyon yüzde 15'in üzerine sıçramış, büyüme de oynak bir yapıya girmişti. 1989'da Y. Zelanda MB'si bağımsız hale geldi. Birçok reform ele alınarak para biriminin değeri dalgalanmaya bırakıldı. Geçen hafta iki gün boyunca, İstanbul'daki bankacılar Merkez Bankası'nın düzenlediği enflasyon hedeflemesi (EH) konulu konferansı izlediler. İçeriği dolu bir toplantı oldu. 1990 yılında da EH'ye geçildi. Önceleri daha esnek bir biçimde uygulanan EH, 1993 yılında kesinlik kazandı ve bant hedef yüzde 0-3 olarak (tüketici fiyatları) belirlendi. Sonuçlar gayet başarılıydı. O günden bu yana büyüme yüksek, işsizlik de düşük gerçekleşti. Ancak bu başarının tümü EH'ye bağlanamaz. Daha önce yapılan reformlar, özellikle MB'nin bağımsızlaştırılması ve şeffaflaştırılması EH'nin başarısında büyük rol oynadı. Konferansın ilk gününde Kanadalı Profesör Charles Freeman'ın sunumu dikkat çekti. Freeman gelişmekte olan ülkeler açısından EH'ye baktı. Farklı uygulamalar olduğunu belirten Freeman, özellikle EH uygulanırken varlık fiyatlarındaki değişime işaret etti. Gerçekten de EH'de başarı arttıkça emlak fiyatlarında ciddi zıplamalar oluyor. Ancak konferansta diğer bazı MB başkanları zamanla bu fiyatların tekrar düzeldiğini belirtti.Bir zamanlar IMF'de çalışan (şu anda da İngiliz MB'sinde görevli olan) Arjantin MB'si eski başkanı Mario Blejer kamu açıklarının demokrasinin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu belirtti. Blejer'e göre, MB'lerin bağımsızlığı önemli olsa da bu yetki sınırsız olmamalı. Kurumsal yapının yanı sıra, hesap verme zorunluğu MB'ler için bir şart. Her iki gereğin özelliklerini sıralayan Blejer hesap vermenin hükümetleri, bağımsızlığın da hükümetleri sınırladığını savundu. Ders 1: MB hem bağımsız olacak, hem de hesap verecek İlk günün en parlak, konusuna en egemen konuşmacı Şili MB Başkanı Manuel Marfan'dı. Oldum olası yüksek olan Şili enflasyonu petrol krizinden sonra tamamıyla elden çıktı. 1984-1999 yılları arasında kur bir bant içinde götürüldü. Böylece enflasyon yüzde 20-30 arasında korundu. 1990 yılında ise MB bağımsızlığını ilan etti. Hemen ardından sermaye hareketleri üzerindeki engeller kalktı ve örtük EH uygulandı. Bu arada 1997'ye dek kur değer kazandıkça Şili MB'si piyasaya müdahale etti. 1998 sonrası ise, tersine, para birimi aşırı değer yitirdikçe, müdahale etti. Ancak artık kur üzerinde MB'nin saygınlığı kalmayınca 1999 yılında esnek kur sistemine geçildi ve EH 2000 yılında tam olarak uygulanmaya başladı. Şili'de ihracatın çok güçlü geliştiğini ve bankacılık sistemin son derece güçlü olduğunu baştan belirtelim. Kura müdahalelerin Şili'de etkisinin 1994 yılında kalktığını belirten Marfan, tek hedeflerinin enflasyon olmadığını, bu nedenle kura müdahalelerin gerektikçe süreceğini söyledi. Yani Şili MB'si açıkça kura müdahaleden yana. Üstelik (bizimkinin aksine) ihracat tam gaz büyürken... hgunes@milliyet.com.tr Ders 2: Kura müdahale var