Önceki gün TÜİK mart ayı enflasyon verilerini açıkladı. Tüketici fiyatları beklentilerin (yüzde 0.50) altında yüzde 0.58 olarak açıklandı. Üretici fiyatları ise, beklenenden (yüzde 0.74) oldukça farklı geldi; Yüzde 1.94. Bu farkın nedenlerini irdelemekte yarar var. Tabii olası sonuçlarını da tartışmakta.
Tarımdaki üretici fiyatları artışı yüzde 2.8 olmuş. Az değil. Ancak tarımın toplam ÜFE endeksi içindeki payı artık yüzde 17. Sanayi mallarındaki fiyat artışı ise daha önemli, çünkü payı daha yüksek. Buradaki artış ise yüzde 1.76. Hele imalat sanayiinde yüzde 1.91. Örneğin, tekstilde yüzde 1.54, kâğıtta yüzde 1.85, yakıtta yüzde 4.5 ve ana metal sanayiinde de yüzde 9.7’lik fiyat artışları var. Bunların tümünün ÜFE içindeki payı yüzde ise 25’i geçiyor.
TÜFE ise mart verisiyle beraber çift haneliden yüzde 8.6’ya gerilemiş durumda. Bu da aslında toplamda bir gerileme olduğunu gösteriyor. Nitekim MB’nin çok önemsediği ve çekirdek TÜFE olarak nitelediği “I” endeksi mart ayında yüzde 0.60 artmış durumda.
Canlanma belirtileri
Öte yandan, maliyetlerdeki bu artışın zamanla nihai tüketici fiyatlarına yansıyıp yansımayacağının da (geçirgenlik) incelenmesi gerekiyor. Fakat malum, bu sorunun yanıtı daha çok iç talebin canlılığına bağlı. Çünkü talep cansızsa geçirgenlik gerçekleşmez. Taleple ilgili ise elimizde CNBC-e’nin tüketici güven endeksleri ve tüketici endeksi serisi var. Bu endekslerde son birkaç aydır, sınırlı ölçüde de olsa, bir toparlanma gözleniyor.
Nitekim birkaç gün önce yapılan açıklanan, mart ayına ait CNBC-e Tüketici Güven Endeksi yüzde 4, Tüketici Beklenti endeksi ise yüzde 3 yükselme gösteriyordu. Dolayısıyla, bir süre sonra geçirgenlik olasılığından bahsedilebilir. Kaldı ki, küresel olarak talep canlanınca emtia fiyatları da yükselecek, örneğin petrol belki de
80 dolardan 100 doların üstüne
hareket edecek. Mamafih, nisan verisi görülmeden bir sonuca varmak doğru değil. Beklemekte yarar var.
Geçmişin endişeleri
TÜFE’de zaten endişe edecek bir durum yok. Haberleşmede yapılan zamlar sonucu artış yüzde 3.14 olmuş. Fakat ağırlığı neredeyse 3 kat olan ulaştırmada aylık fiyat artışı 0.73, lokanta ve otellerde artış da yüzde 1 olmuş... Bu aşamada Merkez Bankası’nın faiz politikasını değiştireceğini sanmıyoruz. Olsa olsa diğer doğrudan parasal kontrol araçlarıyla oynayabilir.
Bununla beraber, enflasyon yorum ve endişeleri artık yersiz hale gelmiştir. Enflasyon fobisi geçmişten kalan bir duygudur. TÜFE enflasyonu beklentiler doğrultusunda yıl sonunda yüzde 7.5 olsa ne olur, yüzde 6 bitse ne olur? Yeter ki, çift haneli olmasın! Elbette yüzde 4-5 düzeyinde kalsa en güzeli. Fakat artık hedefimiz enflasyon değil, sürekli yüzde 6 ve üstü bir büyümeyi elde etmek olmalıdır.
Yani artık enflasyona odaklanmış bir makroekonomik tasarımla değil, enflasyonu azdırmayacak bir yüksek büyüme stratejisi tasarımıyla yola devam etmemiz gerekiyor.