Geçtiğimiz hafta DİE enflasyon verilerini yayımladı. Hatırlayalım; ocak tüketici fiyatları 0.7, toptan eşya fiyatları da yüzde 2.6 artmıştı. Yıl sonunu yüzde 18.4 ile tamamlayan tüketici fiyatları da ocak sonunda yüzde 16.4'e düşmüştü. Toptan eşya fiyatları ise yüzde 10.8'e kadar gerilemiş, yani toptan eşya enflasyonu neredeyse tek haneliye yaklaşmıştı.
Enflasyondaki bu hızlı düşüş Merkez Bankası'na cesaret verdi ve kısa vadeli faizleri 2 puan indirdi. Kısacası, bu kez Merkez Bankası beklentilere değil, gerçekleşen enflasyona göre karar aldı. Fakat bize göre MB'nin bu faiz indiriminde iki etmen ayrıca rol oynadı. Biri çevreden gelen faiz indirme baskıları. Diğeri de döviz kurundaki hayli düşük olan düzey.
Ancak MB'nin dirayetini sürdürmesi gerekiyor. Son 30 yıllık enflasyon tarihimize baktığımızda enflasyonun bir türlü yenilememesinde mücadelelerin sonuna kadar sürdürülmemesinin neden olduğu biliniyor. İlk defa 50 - 60 puanlık enflasyon düşüşü gözleniyor. Ve bu fırsat kaçırılmamalı.
Şimdi yıl sonunda resmi enflasyon hedefinin elde edilip edilemeyeceği tartışılıyor. Kimileri resmi hedef olan yüzde 12'nin altında bir gerçekleşme bekliyor, kimileri de yaz aylarına yaklaştıkça işlerin zorlaşacağını ve hedefin bu kez tutturulamayacağını iddia ediyor. Ancak şunu peşinen belirtelim ki, ocak verileri ilk tezi giderek daha güçlü hale getiriyor.
Gerçi hava koşullarına bağlı olarak yazın meyve ve sebzede bolluk olmazsa oluşan yüksek fiyatlar yine işleri bozabilir. Kaldı ki, geçen yazın eksi enflasyonlarından sonra oluşan yeni fiyatlar bu kez yıllık endeksi birdenbire yükseltebilir.
Öte yandan enflasyonun kendi iç dinamiğine bakarsak gelişmelerin olumlu olduğu söylenebilir. Özel imalat sanayii fiyat endeksi geçen ay yüzde 0.6 çıktı. Bu endeks daha önceki aylar yüzde 0.8 ile 0.9 arasında değişiyordu. Bu da hem bir düşüş, hem de kalıcı bir gelişme olduğunu gösteriyor.
Enflasyonist beklentiler iki yolla ölçülebilir. Biri sözlü ifade. Diğeri de fiili ifade. Sözlü ifade MB'nin düzenlediği anketlerde görülüyor. Ve yıl sonunda enflasyon yüzde 13.2 olarak bekleniyor. Yani sapma beklentisi yüzde 1.2'ye düşmüş durumda. Bu da programa olan inancı ve Merkez Bankası'nın kredibilitesinin yüksek olduğu anlamına geliyor.
Enflasyonist beklentilerin diğer bir göstergesi ise faizler. Buna fiili ifade diyoruz, çünkü bu orandan insanlar işlem yapıyorlar. Faizlerdeki düşüşün artık sınırlı kalacağı gözleniyor. Nitekim, kısa vadeli faizlerle uzun vadeliler arasında pek bir fark yok. Yani beklentiler o denli pozitif değil. Aksine kısa vadeli faizlerin daha düşük olduğu gözleniyor.
Hazine'nin en uzun vadeli borçlanması ise sadece 13 aylık. Ancak bunun bir nedeni de vatandaşın mevduatının kısa vadeli oluşu nedeniyle bankaların daha uzun vadeli borç para verememesi. Diğer bir deyimle, asimetrik bir durum var. Bankalar programa güvense de, vatandaşlar daha az güveniyor.
Özetle. Enflasyon, beklentilerden hızlı düşüyor.