Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



IMF tarafından önerilen ve halen uygulanan ekonomik program teknik olarak başarıyla sürüyor. Belki de bu nedenle, önceki kaptan, CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı Derviş Meclis'teki bütçe konuşmasında programı sert biçimde eleştirmekten kaçındı. Kaldı ki, şöyle düşünenler de var; bu program teknik olarak düzgün gittiğine göre, neresi eleştirilebilir ki?
Ancak eleştirilecek çok yön var. Ve bu eleştiriler yapılmazsa, hatalardan dönmek, yahut da daha iyisini yapmak mümkün olmaz. Nitekim, parlamenter düzenin temeli budur; muhalefet adı gibi sürekli eleştirir.
Birincisi, 2001 krizinden bu yana tam üç yıl geçti. Az değil. Bu süreçte krizin yan etkilerinin tamamıyla ortadan kalkması gerekirdi. Oysa olumsuzluklar hâlâ sürüyor. Krizlerde faktör fiyatlarının, özellikle reel ücretlerin düşmesiyle rekabet gücü artar ve üretim düzeyi yükselir.
Bizde beklenti oydu. Fakat verimlilik artışlarına, yani üretimin artmasına rağmen, işsizlik hâlâ artıyor. Çünkü özel kesimdeki yatırımlar hâlâ çok düşük. Ve biliyoruz ki, işsizlik olgusu sosyal demokrat kesim için adeta bir oy artırma mekanizması. Ne yazık ki bu mekanizma kullanılamıyor. Aksine sosyal demokratların bir kısmı şimdi, yaşam düzeyi sorunundan çok, yaşam biçimi tartışmalarına giriyor.
Sigortasız çalışan sayısı ülkemizde son bir yıldır azalmadı. Aksine arttı. Ana muhalefet CHP'nin bu gelişmeye tepki göstermesi gerekirken, CHP kayıtsız kalıyor. Oysa bir yandan işsizlik, diğer yandan da sosyal güvenlikteki ağır mali yük bu sistemi çökertiyor. Sosyal sigorta sisteminin hem kamuya olan yükü artıyor, hem de bir süre sonra sistem çalışamaz hale gelebilir.
Tarımda verimlilik çok düşük. Ciddi bir tarımsal reform hâlâ yapılamadı. AB sürecinde, bugün egemen olan küçük çaplı çiftçilikle ne verimlilik sağlanabilir, ne de refah artışı. Tarımda mülkiyet ve örgütlenme düzeninde ciddi reformlar olmadan da bu kesimde refahın yükselmesi mümkün değil.
Bankacılık kesiminde sorunların tam olarak bitmediği biliniyor. Sektörde hem kar sorunu yaşanıyor, hem de sermaye. Sektörün net çalışma semayesi uluslararası standartların çok altında. Bu nedenle sektörün mutlaka yeniden yapılandırılması gerekiyor. Bu kesimin gücünün artırılması halinde, hem büyüme daha rahat finanse edilecek, hem de kamu borcu.
Nihayet, en önemli kalkınma projesi olan insana yatırım olgusuna gelince. Uygulanan tüm eğitim politikalarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Aksi halde kalıcı büyüme hedefleri belirlenemez. 2004 bütçesinde Milli Eğitim Bakanlığı'nın payı bir parça artsa da, bu artış hem yeterli olmaktan çok uzak, hem de bu harcamaların içinde ciddi bir dağılım değişimi gerekiyor.
Bir büyük krizi atlattık. Krizler aynı zamanda da fırsatlar anlamına gelir. Acaba 2001 krizi Türk ekonomisine hangi fırsatları verdi? Yahut da o verdi de, biz mi kullanamadık? Mesela bu krizde, biraz da IMF zoruyla, popülizme kaymanın sakıncalarını öğrensek de, denetim olgusundan almamız gereken dersleri alamadık.
Özetle, işler iyiye gidiyor. Ama dev gibi sorunlar da olduğu yerde duruyor. Bunların hükümete hatırlatılması ve düzeltilmesi gerekiyor. Bunu da muhalefetin yapması gerek.