Siyasete girmiş çoğu kişi akademik unvanını kullanmaz. Malum profesör, doçent gibi unvanlar bir akademik derece kadar, görevi yahut rütbeyi ifade eder. Bu nedenle üniversite dışında kullanılması doğru değildir. Unvanı alıp dışarıda kullanmak bir yana, bakıyoruz son yıllarda giderek daha fazla kişi üniversite dışından akademik unvan elde ediyor. İşe giderken, diğer yandan da doktorasını tamamlıyor.
Sonra aklına doçent olmak geliyor. Oysa doçentlik doktoradan farklı olarak bir akademik derece değil, bir görev unvanı... Böylece yaşamında hiç ders vermemiş yahut hiç öğrenci yetiştirmemiş bir kişi doçentlik unvanını elde ediyor. Garabet katmerleniyor. Hatırlarsak eskiden doçent olmak için ders verme sınavı olurdu. Artık o da, tıpkı ikinci dil zorunluluğu gibi, kalktı. Böylece doçent olmak için ders verebilme ehliyeti aranmaz oldu. Kısacası bilim adamlığı ucuzlatıldı.
Tepsiyle diploma
Kaldı ki, bir akademik unvan olan doktoranın bir hobi gibi, iş çıkışlarında okula uğrayarak sürdürülmesi çok anormal. Fakat Türkiye’de kimi askerliği atlatmak, kimi de kartviziti parlak dursun diye doktora yapıyor. Üstelik bu unvanlar üniversitelerde birçok akademisyen tarafından kolaylıkla dağıtılıyor. Hele büyük bir şirketin genel müdürü doktoraya müracaat etmeye görsün, neredeyse diplomalar eve özel kurye ile gidecek!
Oysa doktora full-time bir iştir. Çok ciddiye alınması gerekir. Doktora çalışması yapan kişinin başka bir işe zaman ayıramaması gerekir. Ayırılırsa o doktoradan hayır gelmez. Doktora hocalarının yahut tez danışmanlarının da bir bilim adamı yahut bir meslektaş yetiştirdiklerinin bilinci ve sorumluluğuyla işlerini ciddiye almaları gerekir.
Adam hâkim oluyor, “bir doktora yapayım” diyor. Yahut o konuda doktora yaparsa saygınlık kazanıyor, yükseliyor. Hâkimlerin durumu ortada. Önlerine gelen dilekçeleri, dosyaları okumuyorlar, bırakınız bilimsel çalışmaları okumayı. Ben hâkim biliyorum, makalesi başka kararı başka. Yahut adam banka yöneticisi olmuş, gidiyor ekonomi doktorası yapıyor. Sanki kredi tahsislerinde hiç hata yapmamış da, iş kalmış doktoraya. Banka genel müdürü ekonomi doktoru olduğunda banka daha fazla mı mevduat topluyor? Elbette hayır.
Bilimi sulandırmayalım
Gerçi dışarından alınan doktoralarla asistanlara yaptırılan doktoralar arasında nitelik farkı olur. Fakat bu da yanlış... Akademik unvanlar ucuzlatılmamalı. Bir şirketin yahut bir kamu kuruluşunun doçent unvanlı birisi tarafından yönetilmesinin hiçbir mantıklı izahı yoktur.
Doktor gidip muayenehane açıyor. Tabelasında da “Prof. Dr.” yazıyor. Oysa bu yasaya aykırı. Çünkü o unvan üniversitede geçerli. Zaten bu bir kadro. Elbette hekim olduğunu tabelasında belirtecektir. Ama akademik unvanını, görev rütbesini kullanmaması gerekir.
Bir ülkenin bilimle kalkınacağı bellidir. Ama biz bilimi sulandırıyor, bilim adamlığını ucuzlatıyoruz.