Ancak Çin'in yanı başında bir başka ülke var ki, o da benzer niteliklere sahip. Ucuz emek ve geniş nüfus. Bu ülke, Hindistan. Üstelik, yakında yatırım için Çin'den daha cazip ya da dünya ticaretinde daha etkili olabilir. Bütün dünya gözünü Çin'e dikmiş durumda. Gerçekten Çin iki yönüyle dünyanın dikkatini çekiyor. Birincisi, çektiği olağanüstü yabancı yatırım; ikincisi de, ihracatındaki olağanüstü artış ve dünya ticaret dengelerini kökten sarsması. Ucuz emek ve geniş nüfus Çin'e bu olanağı sağlıyor. Hindistan ekonomisi şimdilik oldukça dışa kapalı. Örneğin, ihracatı milli geliri içinde yüzde 11, ithalatı da yüzde 15 kadar. Bu denli kapalı olmasına rağmen ciddi boyutlarda dış açık veriyor. Geçen yılın 26 milyar dolarlık dış açığı borsaya giren sıcak parayla finanse edilmişti. Son yıllarda Hindistan ekonomisi çok parlak bir büyüme performansı sergiliyor. Tahminler de bunun süreceği yönünde. Bu arada enflasyon sorunu yok denecek kadar düşük. Kaldı ki, nüfusun hâlâ hızlı arttığı bir ülkede enflasyonu tümüyle sıfırlamak doğru da değil. Çok ciddi bir kamu açığı ve kamu borç sorununa rağmen enflasyonun elden kaçmaması ve parlak büyüme performansı yadırganabilir. Oysa biliyoruz ki, açık finansmanla elde edilen para etkin kullanılırsa sorun kalmaz. Anlaşılan Hindistan bunu başarmış. Öte yandan, güçlü döviz rezervleri olağanüstü bir kriz riskini ortadan kaldırırken, diğer yandan Hindistan ihracatını belli alanlarda geliştirmeyi hedefliyor. Dış ticaret Bakanı Arun Jaitley sıklıkla son yıllardaki performansın turizm gibi hizmet ihracı, tarımsal sanayi, teknolojik yazılım ve donanım ürünleriyle kıymetli taşlar gibi seçilmiş alanlarda gelişeceğini belirtiyor. Dışa kapalı ama hızla büyüyor İlk bakışta, bu verilerle Türkiye ekonomisini andırsa da, Hindistan 540 milyonluk dev nüfusuyla çok farklı. Önümüzdeki on yılda nüfus artışı 100 milyonluk yeni bir işgücü yaratacak ve bunlara iş bulmak gerekecek. Yani sosyal açıdan çok daha derin bir sorunla karşı karşıya. Ancak dış açık sorunu hâlâ milli gelirin yüzde 1'i kadar. Bunun yüzde 3'e kadar tırmanabileceği hesaplanıyor.IMF'nin bu ülkeye üç önerisi bulunuyor. Birincisi, mali disiplin. Milli gelirin yüzde 86'sına çıkmış kamu borcunun azaltılması için, bütçe açığının önce yüzde 4.1'den yüzde 3.8'e çekilmesi, yavaşlatılması, vergi reformu, kamu harcamalarında etkinlik vb. İkincisi, finans sistemi reformu. Krediler hızla (yılda yüzde 30) artsa da, hâlâ milli gelir içinde yüzde 40'lık bir paya sahip. Nihayet, küreselleşmeden yararlanmanın sürdürülmesi. Bilişim teknolojisiyle müthiş bir başarı elde eden Hindistan'ın dışa açılmasının sürmesi gerek. Ayrıca, tarifelerin düşürülmesi, yabancı sermaye için serbestleşmenin sağlanması ve emek piyasasının esnekleştirilmesi. Bilinen IMF reçeteleri.Ancak Hindistan'ın parlak bir gelecek vaat etmesinin ardında sosyal reformlar yatıyor. Bunları da yarın aktaracağız. hgunes@milliyet.com.tr Türkiye'ye tam benzemiyor