Mayıs ayına ilişkin sanayi üretim verisi önceki gün açıklandı. Bu veri beklentilerin altında gerçekleştiği için kimilerini şaşırttı. Çünkü bazı iyimserler en kötünün geride kaldığı kanısındaydılar.
Özellikle kimi işadamları son iki aydır piyasaların biraz kıpırdadığını sıklıkla dile getiriyorlardı. Şimdi bu görüşün tam doğru olmadığı anlaşılıyor.
Önce veriyi daha ayrıntılı olarak açıklayalım. Aşağıdaki tabloda (mevsimsellik bir tarafa bırakıldığı durumda) endeks değerleri yer alıyor. Dikkat edilirse, şubat ayında sanayi üretim endeksi en düşük değere düşmüş. Mart, nisan ve mayıs aylarında ise yavaş da olsa belli bir toparlanma gözleniyor. Yani bu açıdan bakınca işadamlarının sanısı doğru.
İktisadi Faaliyet Yıl Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs
Toplam Sanayi
2007 100.8 102.5 118.2 111.7 120.0
2008 112.6 111.1 121.2 119.5 123.9
2009 88.5 84.6 96.0 97.4 102.3
Nitekim 2008 yılına göre, şubat ayında daralmanın yüzde 24, martta yüzde 21, nisanda yüzde 19, mayısta da yüzde 17 olduğunu saptıyoruz. Bu itibarla bakıldığında (yani 2008 yılının baz etkisi göze alınmadığında) göreli bir toparlanmanın olduğu söylenebilir. Kaldı ki, mayıs ayında sanayi üretimi nisana göre yüzde 5 artmış.
Fakat bu endeksleri, kriz öncesi ile karşılaştırdığımızda, örneğin 2007 yılının aynı aylarıyla karşılaştırdığımızda görünüm değişiveriyor. Şubat ayında 2007 yılına göre (yani 2 yıllık) değişim yüzde 21, mart ayında yüzde 23, nisan ayında yüzde 15, mayıs ayında ise yüzde 17. Bu açıdan bakıldığında da krizin en kötü noktalarını geride bıraktığımıza dair emin olamıyoruz.
Yatırımlar nasıl artacak?
En büyük düşüş ise hâlâ yatırım malları imalatında: Geçen yıla göre yüzde 36’ya varan bir daralma sürüyor. Gerçi bu nisan ayından düşük, ama yine 2007 yılı temel alındığında, mayısta işlerin toparlanmadığı anlaşılıyor. En kötü ay ise gerçekten şubat olmuş.
Kısacası, veriler bize istikrarlı ve güçlü bir toparlanma sinyali vermiyor. Sadece geçmiş aylara göre daha olumsuz bir noktaya gelinmediğini gösteriyor. Nitekim aramalı imalatı mayıs ayında geçen yıla göre hâlâ yüzde 19,5’lik bir daralma gösterirken, dayanıksız tüketim mallarında daralma da yüzde 8 kadar olmuş.
Kaldı ki, kriz oldu diye insanlar ne kadar az bulgur ya da makarna yesin? Öte yandan, vergi indirimleriyle gaza getirilen dayanıklı mal tüketimi mayıs ayında birdenbire değişmiş ve sadece yüzde 4 daralmış. Demek ki, bu tedbir de alınmasaydı daralma nisana göre daha fazla çıkabilirdi.
Daralmanın tüketimden çok yatırımlardan kaynaklandığı biliniyor. Yatırımları da toparlamak hiç kolay değil. Çünkü sorun finansmana ulaşabilme yahut bunun maliyeti değil.
Bu nedenle Kredi Garanti Fonu veya faizlerin düşürülmesinin sınırlı kalacağını düşünüyoruz. Yatırımların telafisi için önce beklentilerin yeniden olumlu bir doğrultuya gelmesi gerekiyor. Bunun için ise herhalde yazın sonunu beklemek gerekecek.
Kısacası, işsizliğin bu denli arttığı bir ortamda bu veriler de krizden çıkışın hiç de kolay olmayacağını gösteriyor.