Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Raymond James, bu yıl 34 milyar dolarlık bir yabancı yatırım potansiyelinin bulunduğunu belirtiyor. Bunun yarısı önceden anlaşmaya bağlanmış para tahsilatları. Dolayısıyla, resmi tahmin olan 3.8 milyar doların çok üstünde para girişi bekleniyor. Diğer yarısı ise yeni yatırımlar olacak.2005 yılında Türkiye ekonomisi 23 milyar dolarlık cari işlemler açığı vermiş ve büyük ölçüde sıcak parayla finanse edilmişti. Ancak 2006 yılında uluslararası likiditenin daralması nedeniyle sıcak para hareketinin yön değiştirmesi bekleniyor. Yani cari açığı sıcak parayla finanse etmek artık neredeyse olanaksız. İşte böylesi bir dönemde yabancı yatırımların hız kazanması adeta bir piyango. Dünkü Milliyet'te eski bir öğrencim olan Özgür Altuğ'un imzasıyla Raymond James'in raporu yer alıyordu. Rapora göre 2006'da yabancı sermaye çığ gibi büyümeye devam edecek. Yani 2006 olağanüstü bir yıl değil. Sadece bu sürecin hızlandığı yıl olacak. Bu da ilk bakışta umut veriyor. 2006 yılında cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 6.3'ten, yüzde 7.4'e çıkması beklenirken, 29 milyar dolarlık bu cari açığın önemli bir kısmı böylece kapanacak. Tabii potansiyelin tamamı gerçekleşirse... Gerçekleşmese, hatta hiç sıcak para gelmese bile, diğer ticari kredilerdeki artışla cari işlemlerin finansmanında sorun görünmüyor.Daha iki yıl önce A. T. Kearney'in Yabancı Sermaye Güven Endeksi'nde Türkiye 29'uncu sıradaydı. Bu yıl 13'üncü sıraya çıkmış. Çin'in liderliği, Hindistan'ın da ikinciliği paylaştığı bu listede ABD, İngiltere gibi Batılı ülkeler başta geliyor. Yani bir anlamda Türkiye lig değiştiriyor. Yabancı sermayenin güveninin artışında elbette en önemli etmen siyasal ve ekonomik istikrar. Ancak Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecinin bundaki katkısını göz ardı etmemek gerekiyor.Yabancıların Türkiye'ye ilgi duymasının ardında birleşme ve devralmalar furyası da var. Türk şirketleri hâlâ yabancılar için çok cazip. Giderek büyüyen bir pazarda daha büyük bir piyasa payına sahip olabilmek için yarışıyorlar. Üstelik, Türk şirketlerinin sermaye gereksinimi ortada. Öte yandan, gayrimenkul de yabancıların ilgisini çekiyor. 2006 yılında bireysel olarak 1.5 milyar dolarlık, kurumsal olarak da 2 milyar dolara yakın yatırım bekleniyor. Cari açık finanse edilecek Bu yıl Türk Telekom'un satışından doğan 4.1 milyar doların, Finansbank'ın satışından doğan 2.8 milyar doların, Petrol Ofisi'nin satışından doğan 1 milyar doların ve Telsim'in satışından doğan 3.3 milyar doların tahsili var. Hepsi beraber 16.5 milyar dolar ediyor. Bir anlamda kesin rakam bu.Potansiyel olarak da, Akbank, Denizbank, Şekerbank, Tekstilbank, Alternatifbank, Oyakbank, Adabank gibi bankaların satışları var. Buradan 7 milyar dolara yakın gelir gelebilir. Tabii, Akbank 16 milyar dolar değer eder ve yüzde 25'i satılırsa. Tekel'in 1.3 milyar dolara satılması olası. Ereğli'nin geri kalan yüzde 20 hissesi 1.2 milyar dolar, elektrik dağıtımı da 4 milyar dolarlık yabancı ilgisi çekerse, 17 milyar dolar daha gelebilir.Bunların hepsi güzel de, her şey yabancılara satılınca ortaya ne çıkacak? Cari açığı finanse etmekle uğraşacağımıza, yeni bir üretim kapasitesi yaratmakla ilgilensek daha doğru olmaz mı? hgunes@milliyet.com.tr 17 milyar dolar girebilir