Cari açıktaki bu artış temel olarak ithalattaki patlamadan kaynaklanıyor. Bu konuda iki görüş var. Birincisi, tedbir alınması gerektiğini, ikincisi ise, bu sorunun birdenbire yükselen büyüme hızından kaynaklandığı için geçici olduğunu, zamanla kendi içinde dengeleneceğini belirtiyor. Yani bir şey yapmak gerekmiyor. İlk görüşe göre, ya döviz kuruyla oynanmalı ya da büyüme hızı düşürülmeli. Ya da her ikisi. Açıkçası, dalgalı kur sisteminde kurla oynamak çok zor. Büyüme hızının düşürülmesi ise daha sıkı para ve maliye politikası gerektiriyor. Oysa her iki politika da yeterince sıkı. Üstelik daha düşük bir büyüme hızı yaratmak bir politika önerisi olmamalı. Aksine, yüksek bir büyüme hızını sürdürebilecek bir cari dengenin tasarımı üzerine çalışılmalı.Rakamlara dönersek, bu yılın ocak - eylül dönemini 2003le karşılaştırdığımızda, ihracattaki artışın yüzde 32 olduğu, ithalattaki artışın ise yüzde 42 olduğu görülür. İthalattaki bu aşırı artış, yüzde 10lar mertebesine gelen büyümeden kaynaklandığına göre, büyüme yüzde 6-7 düzeyinde kalsaydı, dış ticaret açığı daha makul bir düzeyde kalacaktı. Ancak ithalat ihracattan fazla olduğu için, eşit artış oranları bile açığın artmasına neden oluyor. Kaldı ki, bu yıl da ithalat ihracattan hızlı arttı.İkinci önemli nokta, verilerdeki düzeltmeler konusu. Merkez Bankası bedelsiz ithalattaki ani artışın nedenini öğrenmek için DİEden ek bilgi istemiş. Buradaki artışın 712 milyon dolarlık kısmı anlamsız bulunarak atılmış. Böylece cari açık daha düşük hale gelmiş.Veriler, ilk dokuz aydaki dış ticaret açığının 17.5 milyar dolar olduğunu gösteriyor. Ancak hizmetler dengesi 10.3 milyar dolar fazla verdiğinden (özellikle turizm gelirleri yüzde 21 artarak 12.6 milyar dolara ulaştığından) cari işlemler açığı daha düşük bir düzeyde gerçekleşiyor.Ağustos ve eylül ayları cari işlemlerin en fazla döviz ürettiği aylardır. Malum, turizm ve işçi dövizleri bu aylarda akıyor. Sonraki aylar ise açıklar ortaya çıkıyor. Daha şimdiden 11 milyar dolara yakın cari açık verdiğimize göre, yıl sonunda açık 12 milyar doları aşabilir.2004 yılının ilk 9 ayında net sermaye girişleri yüzde 420 artarak 8.7 milyar dolar olmuş. Bu da çok doğal. Çünkü ortaya çıkan cari açığın borçlanma yoluyla finanse edilmesi gerekiyor. Doğrudan yabancı sermaye girişlerinde görülen artışın da (yüzde 138) kısmen gayrimenkul alımlarından kaynaklandığı biliniyor. Zaten düzeyi de küçük. Asıl artış ise, sıcak parada; yüzde 43. Geçen yıl aynı dönemde 2.5 milyar dolar olan portföy yatırımları bu yıl 3.5 milyar doları aşmış.Kısacası, yatırımlardan kaynaklanan ithalat artışının dövizi şimdilik sıcak parayla finanse ediliyor. Bu da doğrudan yatırımın sıcak parayla finanse edilmesi demek. Çok da mahzuru yok. Açığı da abartmayalım; 14 milyar doları bulmaz. Çünkü büyümede yavaşlama eğilimleri başladı. Şimdilik resmi düzeltmelerle düşen cari açık, zamanla makulleşen büyümeyle normalleşecektir. hgunes@milliyet.com.tr Dün Merkez Bankası ödemeler dengesine ilişkin eylül verilerini açıkladı. Malum, son zamanlarda çoğu yabancı raporda Türkiyenin dış açık sorunu işleniyor.. Ekonomide çoğu gelişme olumlu görünse de, dış açık önemli bir kırılganlık olarak niteleniyor. Gerçekten, geçen yıl cari açık eylül ayında 4.5 milyar dolardı. Bu yıl açık daha şimdiden 10.5 milyar doları buldu.