Geçen yılın cari açığı milli gelir içinde yüzde 6.3 ediyordu. Zaten bu oran da kritik eşik olan yüzde 5'in de üzerindeydi. Ancak bu yıl cari açık 29 milyar doları aşarsa, milli gelirin yüzde 7.4'ü edecek ve (bir kriz yaratmasa da) çok riskli hale gelecek.Elbette bir krizin oluşması için bu açığın finanse edilmemesi gerek. Oysa dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi, yabancı yatırımlarda sürekli bir artış gözleniyor. Son üç yılda ortaya çıkan 48 milyar dolarlık cari açığın hepsini karşılamakta sorun çıkmadı. Üstelik, yine son üç yılda 32 milyar dolarlık da rezerv azalışı, yani dış borç ödemesi yapıldı. Cari işlemlerde önceki akşam açıklanan veriler gerçekten kaygı veriyor. Geçen yıl 23 milyar dolar açık veren ülkenin döviz gelir-gider hesabının bu yıl çok daha yüksek bir düzeye tırmanacağı daha şimdiden belli. Çünkü ilk iki ayda açık geçen yıla göre, yüzde 59 artarak 5.9 milyar doları aştı. Aşağıdaki tabloda, ortaya çıkan cari açığın finanse edildiği beş kalem gösteriliyor: Doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları, krediler, net hata ve noksan, yahut rezerv değişimleri. 2002 yılında cari açık küçüktü. Gelen doğrudan yatırımlar bu açığın üçte ikisini karşılayabildi. 2004'e kadar cari açık giderek büyüdü ve doğrudan yatırımlar artsa da, finansman katkısı düştü. Net doğrudan yatırımlar ilk defa 2005 yılında cari açığın yüzde 37'sini karşıladı.2003 yılında portföy yatırımları cari açığın yüzde 31'ini karşılamıştı. Daha sonra her yıl artarak geçen yıl yüzde 58'e kadar dayandı. Yani her ne kadar doğrudan yatırımlar artsa da, cari açık büyük ölçüde sıcak parayla finanse ediliyor.Kredilerde de olağanüstü bir artış gözleniyor. 2002-2004 döneminde cari açığın yarısına denk gelen, yurtdışından elde edilen net krediler, 2005 yılında açığın neredeyse tamamına eşit düzeye gelmiş. Net hata ve noksan kalemi de yurtdışından döviz aktığını gösteriyor. Bütün bunlar son üç yıldır süregelen bol bir döviz akımını gösteriyor. Sıcak yerine soğuk para finansmanına Döviz borcu ödemesek, ortalık bu oluk oluk akan dövizle darmadağın olacak. Ancak son zamanlarda üç gelişme dikkat çekiyor.1) Cari işlemlerdeki ilk iki aylık veriler, bu açığın çok daha büyük boyutlara ulaşacağını gösteriyor. Üstelik, petrol fiyatları artmaya devam ediyor. Yani ithalat faturası daha da şişecek.2) 2006 yılında uluslararası likidite aynı bollukta devam etmeyecek. Yani cari açığı sıcak parayla finanse etmek zorlaşacak.3) Doğrudan yabancı sermaye 2006 yılında altın yılını yaşasa da, bu daha çok mevcut büyük kuruluşların satın alınması şeklinde geliştiğinden, 2007 yılında işler değişebilecek. Özetle, cari işlemler açığı şimdiye dek sıcak parayla ve kredilerle finanse edildi. Son zamanlarda bunun doğrudan yatırımlarla finanse edileceği anlaşılıyor. Ancak bunun da bir sonu var. Bir süre sonra bu olanaksız hale gelirse, işte o zaman, herkesin kafasına dank edecek! Sorun 2007'ye doğru çıkar hgunes@milliyet.com.tr