Hatta son günlerde yaşadığımız mali piyasalardaki dalgalanmayı bile ilgilendiriyor. Türkiye daha fazla ihracat yapabilse, ya da yüzde 7-8 büyüme hızı dış açığa neden olmasa, bu son dalgalanmadan daha az etkilenmez miydik? Tabii ki evet. O zaman raporun önemi daha da iyi kavranıyor. Çünkü rapor eğitime önem vererek daha yüksek ve sürdürülebilir bir büyüme yapısına kavuşabileceğimizi gösteriyor.Öncelikle şunu belirtelim, Türkiye ekonomisinde büyüme ve verimlilik artışı performansları gayet zayıf. Aşağıdaki ilk tabloda da bu görülüyor. Öteden beri Türkiye ekonomisinde büyüme yatırımlarla elde edilmiş. Hatta krize kadar olan dönemde bu giderek artmış. Fakat kriz sonrası en önemli yapısal değişim olarak, bunun yerini verimlilik artışı almış. Hâlâ Türkiye'de verimlilik artışının büyümeye katkısı Fransa, Almanya ve İsveç'ten düşük. 30 yıllık perspektiften bakıldığında da tüm gelişmiş ülkelerden düşük. Türkiye verimlilikte dünya liginde 30 yıl önce, İsviçre 108.8 ile birinciyken, yüzde 20.4 ile 41. sıradaymış. 2002 yılında Lüksemburg 165.8 ile birinci sıradayken, verimlilik performansı 18.3'e düşmesine rağmen Türkiye 40. sıraya yükselmiş. Yani ülkemizde verimlilikten bahsetmek olanaksız. Krizin ise olumlu etkileri olmuş. Piyasalar döviz ve faizle uğraşırken, TÜSİAD iki iyi eğitilmiş bürokrat tarafından (Dr. Şeref Saygılı ve Cengiz Cihan) kaleme alınmış bir rapor yayımladı. Eğitim ve Sürdürülebilir Büyüme: Türkiye; deneyim, riskler ve fırsatlar. Konu son derece önemli. Büyümeye insan sermayesi katkısı da ülkemizde düşük. Nasıl olsun ki? Hiç önem vermiyoruz. Aşağıdaki, ikinci tabloda da görüldüğü gibi, Türkiye'de hâlâ nüfus sınırlı eğitime sahip. Nüfusun üçte ikisi ilkokul mezunu, dörtte biri de ortaöğretim. ABD'de nüfusun yüzde 40'ının, Almanya'da dörtte birinin üniversite mezunu olduğu göz önüne alınırsa, ülkemizde işgücünün ne denli niteliksiz olduğu ortaya çıkar. Kısacası, ülkemizde büyüme konusunda ne nitelikli işgücü yaratıyoruz, ne de eldeki nitelikli işgücünü verimliliği artırmaya yönelik kullanıyoruz.Oysa, büyümenin temelinde sadece yatırım yer almaz. İnsan sermayesinin yüksek olduğu tüm ülkelerin refah düzeyleri de yüksektir. Yatırım tek seferde tüketilirken, insan sermayesi sürekli üretime katkıda bulunur. Bu nedenle sürdürülebilir büyümeyi aslında insan sermayesi sağlar. Konuya devam edeceğiz. İnsan sermayesi katkısı hgunes@milliyet.com.tr