Dünkü yazımızda büyümeye üretim tarafından baktık. Bu açıdan 2006 yılında büyümenin düşeceği görülüyor. Ancak talep tarafına da bakmak gerek. Yani ihracata, yatırıma ve tüketime.İhracat geçen yıl sabit fiyatlarla önceki yıla göre daha az artmıştı. Bu kısmen Çin rekabetinden, kısmen de TL'nin değer kazanmasından kaynaklanıyordu. 2004 yılının ikinci yarısından itibaren müthiş bir yatırım patlaması yaşanmıştı. Ancak 2005'te gerek ihracat, gerek yatırım hızındaki yavaşlamadan ötürü ithalat daha yavaş gelişti. 2006 yılı için öngörülmüş yüzde 5'lik büyüme elbette bir hedef değil. Bir tahmin. Yani tutmazsa, hedef şaştı denemez. Ancak tahminden daha düşük bir performans oluşursa, en önemli ekonomik performans göstergesi olumsuz çıkmış olacak. Çünkü ekonomik refah büyümeyle artar. Amaç da refahın artmasıdır. 2005 yılında özel tüketim bir önceki yıla göre düşmüştü. Ancak bütçede (faizlerin düşmesiyle) sağlanan olanakla kamu harcamaları bir miktar artmış, böylece toplam tüketim harcamalarındaki artış hemen hemen aynı düzeyde kalmıştı. Aşağıdaki tablodan da gözlendiği gibi, 2004 ve 2005 yıllarındaki büyümenin asıl etmeni yatırım artışları olmuştu.2006 yılında ne olabilir? İlk üç ayda ihracatın bir önceki yıla göre yüzde 4.3 arttığı biliniyor. Yani çok düşük. Bundan sonraki aylarda gerek iç talebin düşmesi, gerek son kur dalgalanmalarıyla ihracat yeni bir ivme kazanabilir. Fakat yılın yarısı geçtiğinden bunun 2006 yılının toplam büyümesine katkısı sınırlı kalacaktır. Yatırımlardaki artışın gevşemesi 2006 yılında da sürebilir. Nitekim, yatırım malları ithalatı artık daha yavaş artıyor. Üstelik son kur dalgalanmalarının iki yönlü etkisi oldu. Biri, inşaat sektörüne müthiş bir darbe vurdu. İkincisinde maliyetler yükseldi. Kaldı ki, gergin siyasal ortam güveni de kırdı. Asıl motor yatırımdı 2006 yılında tüketimin nasıl seyredeceği konusunda elimizde tüketici güven endeksleri ve CNBC-e'nin derlediği Tüketim Endeksi var. Ocak ayından bu yana tüketim artıyor. Ama biliyoruz ki, bu mevsimsel. tüketimin düzeyi (Tüketim Endeksi) geçen yıla göre yüksek değil. Tüketici beklentilerinin düşüşünden dolayı da Tüketici Güveni'nde bir düşüş gözleniyor. Kısacası, büyümenin tüm etmenlerine bakıldığında bu yıl geçen yıldan daha düşük bir performans gözüktüğü açık. Hele Merkez Bankası'nın faizleri düşüremeyeceği bir döneme girilmişken.Son kur dalgalanmasıyla ihracatta olağanüstü bir artış olmadığı takdirde (ki çok zor), bu yıl yüzde 5'lik bir tahminin tutması pek olanaklı değil. Gerek talep tarafında, gerek üretim tarafında bu görülüyor. Büyüme yavaşlarsa, bunun da siyasal ve sosyal yansımaları olur. Ancak acaba hükümet buna hazır mı? hgunes@milliyet.com.tr Umutlar ihracatta