Hafta sonu açıklanan TİM verilerine göre ihracat mart ayında geçen yılın aynı aynına göre yüzde 34 artarak 9,6 milyar dolar olmuş. Böylelikle ihracat ilk 3 ayda ortalama yüzde 22,4 artmış. Mart ayındaki ihracat artışının ardında iki neden olabilir. Biri 2009 yılının ilk 3 ayındaki çok düşük ihracat performansının olması ve bu bazın yüksek artış sağlaması, diğeri de küresel olarak daha elverişli bir talebin oluşmaya başlaması.
Ancak geçen hafta ortası açıklanan TUİK ve sonrasında açıklanan TİM ihracat verileri bunu göstermiyordu. Nitekim ocak ayında ihracat geçen yıla göre yüzde 0,2 azalma göstermiş, ardından şubatta da yüzde 1,3 daralma göstermiş. Fakat bu hafta açıklanan TİM mart ihracat verisi bunu göstermiyor, tam aksine bir artış gösteriyordu. Acaba durgunluk konusunda biz mi yanılıyorduk?
Nisan ayını beklemek şart
İhracat ocak ayında euro’nun değer kaybetmesiyle ciddi olarak dolar bazında değer kaybetti. Bunu küçümsemeyelim; çünkü sadece mart ayında euro dolar karşısında yüzde 10’a yakın değer kaybetti. Tabii dünyada talebin hızlı toparlanamıyor olması da çok etkili oluyor. Hele AB ekonomilerinin bir türlü kriz ortamından çıkmakta zorlanmaları Türkiye’nin ihracatını artırmasını bir hayli zorluyor.
Ocak ve şubat durgunluğundan sonra mart ayı verisi bu anlamda bize umut verebilir. Ancak henüz değil. Nisan verisi son derece önemli. Biz yine de bu yıl ihracatın geçen yıla göre yüzde 10-15 daha yukarıda olmasını bekliyoruz... Eğer euro bu değerde kalmaz ve parite yeniden 1,45 düzeyine gelirse (ki bizim beklentimiz bu yönde) artış yüzde 20’yi de geçebilir.
İthalat daha hızlı toparlanacak
Gelelim ithalata. Elbette euro’nun değer kaybetmesiyle ithalat da dolar bazında beklenen ya da görünenden fazla artış göstermekte. Ocak ayında yüzde 24 artan ithalat, şubat ayında da yüzde 28 artmış. Demek ki, iç talep dış talepten daha hızlı uyanıyor. Ayrıca (başta petrol ve doğal gaz olmak üzere, demir çelik de dahil) emtia fiyatları çok hızlı artmış durumda. Bu da haliyle ithalat faturasına yansıyor.
Şubat ayında yatırım malları ithalatı geçen yıla göre yüzde 15, fakat ara-malı ithalatı yüzde 30, tüketim malları da yüzde 38 artmış. Üstelik paritedeki değişimin bunu ters yönde etkilemesi gerekirken... Bu da bize gösteriyor ki, yatırım açısından değil, ama tüketim açısından iç talepte bir canlılık gözleniyor. Öte yandan, artan emtia fiyatları ithalat bedellerine katlanarak yansıyor.
Biz yıl sonu itibariyle 110 milyar dolar ihracat, 175 milyar dolar da ithalat bekliyoruz. Yani yıl sonunda 65 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı oluşabilir. Tabii bu cari açığa aynen yansıyacaktır. Bu durumda eğer sıcak para akışı olmazsa bunun kura etkileri de olabilir. Ama şimdilik sanmıyoruz.
Kısacası, krizden çıkış sürecinde (2001’den faklı olarak) ihracat pek yardımcı olamayacak görünüyor. Kur düzeyi de, dış talep de buna elvermiyor.