Önce borsadaki işlem hacminin azalmasını değerlendirelim. 2000 yılında elde edilen 364 milyar dolarlık işlem hacmi 2001 yılında birdenbire 161 milyar dolara düşmüş. Bunun iki nedeni var. Birincisi, döviz kurunun birdenbire sıçraması, diğeri de kriz nedeniyle borsada alım satımların birdenbire yavaşlaması. Ancak ilginçtir, 2002 yılında, borsa toparlanmak şöyle dursun, daha da daralmış. Dün gazetemizde borsa yatırımcılarının sayısal olarak azaldığına dair bir haber yer aldı. Borsada kriz öncesi 1.4 milyona yakın yatırımcı varken, bugün 1.1 milyonu bile bulmuyormuş. Konu gerçekten önemli. Çünkü borsada yatırımcı sayısının azalması borsanın ruhuna aykırı. Çünkü sayı azaldıkça küçük tasarrufçudan para toplayıp bunu yatırımcıya kanalize etmek mümkün olamayacaktır. Krizin etkilerini borsa 2003 yılında atmaya başlamış. İşlem hacmi bir yılda yüzde 50'ye yakın artmış. Ancak, ilginçtir, yatırımcı sayısı düşmeye devam etmiş. Yatırımcı sayısındaki düşüşün 2005 yılının sonuna dek sürdüğü düşünülürse, bunun daha temel bir nedeni olduğu düşünülebilir. Yani, borsada yatırımcı sayısı kriz süresince bir ya da iki yıl için düşseydi, bunu krizin ürkütmesi olarak niteler, geçerdik. Oysa yatırımcı sayısı kalıcı olarak azalmış. Nüfus artıyor. Milli gelir büyüyor. Yabancı sermaye giriyor. Reel faizler krizden bu yana düştü. Döviz istikrarlı, hatta kımıldamıyor demek daha doğru olur. Ama küçük tasarrufçu hisse senedine ilgi göstermiyor. O zaman neden? Kuşkusuz, kriz tasarruf sahiplerini epeyce korkuttu. Ürkek yaptı. Borsa da malum riskli bir yerdir. Ama daha önemlisi, kriz sonrası reel faizlerin sürekli yüksek kalması küçük yatırımcının bu alanı cazip bulmasına neden oldu. Unutmayalım, küçük tasarruf sahipleri de güvenilir ve kalıcı gelir ararlar. Kriz bir türlü atlatılamadı İkincisi, halka arzlarda ciddi azalmalar oldu. Nedense şirketler borsadan daha az finansman talep ediyor. Faizlerin yüksek olmasına karşılık, şirketler döviz cinsinden borçlanmanın cazibesine kapılmış görünüyorlar. Kur riskine de aldırmıyorlar. Bu da küçük tasarrufçunun uzaklaşmasına neden oluyor. Üstelik kriz sonrası birçok özelleştirme girişimi blok satışlarla gerçekleşti. Oysa halka arzlarla özelleştirme yapılsaydı, küçük tasarrufçunun da ilgisi çekilebilecekti. Üçüncüsü, borsadaki şirketlerin kriz sonrası değerleri hızla yükseldi ama temettü oranları aynı hızda gelişmedi. Malum, büyük tasarrufçu ya da borsa yatırımcısı fiyat üzerinden kâr ararken, küçük tasarrufçu belli bir geliri (kâr payını) elde etmek ister. Böylece kriz sonrası büyük yatırımcı için borsa kârlı olsa da küçükler için çekici olamadı.Şimdi Aracı Kuruluşlar Birliği küçük tasarrufçuyu çekmek için çaba gösterecekmiş. Bizce bu yararlı olsa da yeterli olmaktan uzak kalacaktır. Çünkü gerek alternatif piyasalar, gerek şirketlerin durumları borsada küçük yatırımcıyı çekebilecek yapıda değil. Üstelik hem belirgin riskler var, hem de borsa çok düşük değil. Şirketlerin halka arzı azaldı Yatırımcı sayısı (bin) İşlem hacmi (milyar $) Yatırımcı başına işlem1997 250 116 464 1998 338 98 290 1999 561 168 300 2000 603 364 603 2001 1383 161 116 2002 1227 142 116 2003 1204 200 166 2004 1106 296 268 2005 1072 404 377 2006 1079 454 421 hgunes@milliyet.com.tr