Gelelim konumuza. Türkiye çok borçlu. Özellikle de kamu kesimi. Ağustos ayında toplam kamu borcu 207 milyar dolara dayandı. Bunun yüzde 69u iç, gerisi de dış borç. Bu borç yıl sonunda oluşacak olan milli gelirin yüzde 69u ediyor. Mali sistem içinde ise bu borç neredeyse yüzde 100lük bir paya geliyor. Çünkü bankacılık kesiminin aktif büyüklüğü de toplam kamu borcu kadar.Borç büyük ve aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi daha da büyüyor. Üstelik milli gelirin yüzde 6.5i kadar faiz dışı fazla verilmesine rağmen. Demek ki, borç dinamiği iyileşiyor, yani milli gelir içindeki payı düşüyor, diye kendimizi avutuyoruz. Nitekim, enflasyon düşmesine rağmen borcun vadesi uzamıyor.Üçüncü konu, borcun dış bağımlılığı. Toplam kamu borcunun yüzde 12sinin IMF ve Dünya Bankasından geldiğini düşünürsek, ele güne ne denli borçlu olduğumuz ortaya çıkıyor. (Sadece IMFye olan net borcumuz 17.5 milyar dolar!) Öte yandan, yurtdışı finans piyasalarında da 26.6 milyar dolarlık tahvilimizin olduğu düşünülürse, global piyasalara bağımlılık boyutumuz da beliriyor.Gelelim, borcun iç kısmına. İç borcun yüzde 39u (yani 55.5 milyar doları) kamuda. Demek ki, hâlâ kamu kesimi rehabilitasyonu tamamlanmamış. Nasıl tamamlansın ki, sürekli batanın borcunu devlet, yani halk üstleniyor. Bunun da büyük kısmı değişken faizli TL bonolardan oluşuyor. Ancak iç borcun geri kalan yüzde 61lik piyasa kısmının (yani 87.5 milyar doların) 69.3 milyar dolarlık kısmı TL, geri kalan 18.2 milyar dolarlık kısmı da döviz cinsinden. Kısacası, iç borcun büyük kısmı TL ve yüksek faizle dönüyor. Hele piyasadaki bonoların neredeyse yüzde 60ını oluşturan sabit faizli bonolara bakarsak maliyetin yüksekliği büsbütün açığa çıkar.Rakamlar ortada. Mali disipline rağmen kamu borcu rakamsal olarak büyüyor. Hem de hızla. Bunun da hem iç borcun yapısından gelen nedenleri var, hem yönetilmesinden, hem para politikasının çok sıkı olmasından. Ve tabii bir de hükümetin güven vermemesinden. Ancak şunu da belirtelim, borcunuz küçükse sizi kamçılar, büyürse vereni kamçılar. Çünkü tahsil etmek için o çırpınmaya başlar! Bu atasözü, borç alanın ödemek için çırpınacağını ve çok çalışacağını ifade eder. Tabii çırpınmasına rağmen batmaktan kurtulamayan olduğu gibi, bazen borçlu olup da sırtüstü yatana da rastlanır. hgunes@milliyet.com.tr