Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Nominal faizler iki bileşkeden oluşur. Bunlardan ilki enflasyon beklentisidir. Gerçekleşen enflasyonla ise faizin pek bir ilişkisi yoktur. Çünkü gerçekleşen enflasyon geçmişe ait bir veridir. Oysa nominal faizler belli bir vade için, yani geleceğin enflasyon tahmini üzerine oluşur. Bono faizleri yüzde 23'e dayandı. Bu oldukça şaşırtıcı bir düzey. Çünkü daha 15 gün önce bonoların bileşik faizleri yüzde 19 kadardı. Yani çok kısa bir süre önce 4 puan daha düşüktü. Pekiyi ne oldu da birdenbire arttı? Nominal faizlerin ikinci bileşkesi reel faiz talebidir. Bu enflasyon beklentisinin üzerinde kalan kısımdır. Hiçbir zaman eksi bir değer olamaz. Ancak bu kısım aynı zamanda riskleri de gösterir. Riskler yüksekse müşteri daha fazla getiri ister ve bu parça büyür. Aşağıdaki grafiğe dikkat edilirse, temmuz ayına dek enflasyon beklentileriyle nominal faizler arasında birebir bir ilişki gözlenmekteydi. Mayıs ayına dek nominal faizler düşük kalmış, daha sonra her iki parametre de yükselmişti. Burada ilk hareketin bono faizleriyle başladığı gözleniyor. Demek ki, kur yükselince beklentiler yükselerek önce bonoları etkilemiş, sonra da enflasyon beklentilerine bu hareket yansımış.Haziran ayında beklentiler henüz tam olarak iyileşmeden yurtdışından fonların girişleriyle gerek kur, gerekse faizler gevşemişti. İşte bu dönemde faizlerle beklentiler asimetrik bir ilişki sergilemişti. Ancak ilginçtir, beklentiler sürekli düzelmesine rağmen ağustos ayının sonundan itibaren bono bileşiklerinde bir gerginlik gözlenmeye başlandı. Bu da risk primlerinde bir artış olduğunu gösteriyor. Enflasyon beklentisi düştü Kuşkusuz 2007 yılına girerken, üç temel risk yatırımcıyı ürkütüyor. Bunlardan ilki ekonomik. Cari işlemler açığının ne kadar vahim olduğunu hükümet bile henüz kavramış durumda. Ve anlaşılan akıllarında pek bir çözüm yok. İkincisi, siyasal. 2007 yılında cumhurbaşkanlığı seçiminin hayli gergin geçeceği, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı ile Başbakan arasında geçen sözlü düellolardan belli oluyor. Hemen ardından da seçimler olacak. Başını kaybeden AKP dağılabilir. Belki de CHP birinci parti çıkıp bir koalisyon kurabilir. Üçüncüsü, AB'den gelen mesajlar; bunlar hiç umut vermiyor. Aksine onur kırıyor. Bu şartlarda AB üyeliği galiba yakın tarihte hayal. Oysa bu çok önemli bir çıpa ve Türkiye ekonomisi kriz sonrasını bu gazla atlatıyordu.Tekrarla belirtelim, mayıs dalgalanmasında nominal faizler belki 23'e yaklaşmıştı ama 12 aylık enflasyon beklentileri yüzde 8'e çıkmıştı. Şimdi hem nominal faizler hazirana göre daha yüksek hem de enflasyon beklentileri daha düşük (yüzde 8,1'den 7,54'e düştü). Rakamla ifade edersek, mayısta reel faizler yüzde 23'ten 29'a kadar çıktı. Temmuz ve ağustosta yüzde 27'ye gevşedi. Ama şimdi yine yüzde 30. Bu durumda insan gerçekten kahroluyor. Bu ne yüksek faiz! Riskler arttı hgunes@milliyet.com.tr