Dünkü basında Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın özelleştirme üzerine sorularla karşılaşınca somut rakam vermekten kaçındığı yazıyordu. Oysa aynı kişi bir yıl önce özelleştirme hedefini açıklarken kararlılıklarını göstermek için "Babalar gibi satacağız!" diyordu. Açıkçası 2003 yılında hükümet bu alanda fos çıktı! 4 milyar dolarlık bir hedeften bahsettiler. Yarısını bile zar zor elde ettiler.
2003 yılının özelleştirme programı hayli yoğundu. Petkim'in blok satışı tamamlanamadı. Gerkonsan satılamadı. Eti Krom da öyle. SEKA'nın Taşucu limanı, Akdeniz ve Aksu işletmeleri de satılamadı. Tekel'in sigara kısmı hala bekliyor. TÜGSAŞ'ın Samsun işletmesi satılamadığı gibi, Eti Bakır işletmeleri de satılamadı.
Oysa önceki gün Bakan Unakıtan'ın açıklaması çok farklıydı; pespembe! 2 milyar dolarlık satış yaptıklarını iddia ediyordu. Fakat 1.3 milyar dolarlık TÜPRAŞ satışı dışarıda bırakılırsa ortada topu topu 700 milyon dolarlık özelleştirme kalıyor. Bu da açıkçası çok düşük.
2004 programında da Telekom, yine Tekel, yine Petkim ve bazı elektrik dağıtım şirketleriyle şeker fabrikaları, Milli Piyango, Araç Muayene İstasyonları, Manavgat içme suyu, bir türlü satılamayan Eti Krom ve Elektrometalurji ile Alüminyum bulunuyor.
Burada elbette en büyük rakamı Telekom yüzde 51 hissesi oluşturuyor. Kaç para eder bilinmez ama eski bakanlardan Kemal Derviş "Şu anda satış için dünya konjonktürü uygun değil" dediğinde gerçekten 11 Eylül sonrası ABD borsası NASDAQ'taki tüm dünyada teknoloji hisseleri değer yitirmişti. Ancak şimdi toparlanıyor. Bununla beraber, teklifler tahminlerin çok gerisinde kalabilir. Şimdiden uyaralım.
Petkim'e gelince. İlk teklif edilen fiyatın elde edilmesi zor görünüyor. Daha düşük bir fiyata satılırsa da, ortalıkta patırtı kopacak. Tekel'e verilen teklifler de gevşemeye başladı. Pazar büyük, ama markaların kalıcılığı konusunda şirketlerin kaygısı oluşmaya başladı. Mesela Japon sigara devi JTI'nın sözcüsü Yukiko Seto'nun ağzı değişmeye başladı. Eski iştahlarının olmadığı anlaşılıyor.
TEDAŞ'ın, yani elektrik dağıtımında ise başarılı olunabilir kanısındayız. Şeker Fabrikalarına, yani yeni ismiyle Türkşeker'e de talip çıkar. En azından Pankobirlik teklifte bulunabilir. Ancak kuşkusuz özelleştirmede bu yılın en büyük piyangosu Milli Piyango! Alanı abad edebilir. Hem nakit dönüşlerinden, hem teknik kârdan, hem de dağıtım ağlarıyla diğer iş olanaklarından. Borsaların özelleştirilmesi ise çetrefilli bir konu. Ortada somut bir program da henüz yok.
Bakanın basın toplantısında belirtmediği bir başka ciddi özelleştirme ise kamu bankaları alanında. Malum IMF yedinci gözden geçirme sürecinde Halkbank'ın 2004 yılı içinde satışa çıkmasını istiyor. Bu da pek mümkün gözükmüyor. Çünkü hem alıcı görünmüyor, hem de bu bankaların rehabilitasyonu henüz tamamlanmadı.
Kısacası, 2003 yılında "Babalar gibi satacağız" demek yetmedi. Aslında konjonktür gayet uygun. Dünyada durgunluk sona eriyor, Türkiye'de istikrar elde ediliyor ve AB süreci başlamak üzere. Bakalım bu yıl ne olacak?