Yılın ilk 9 ayında 70 milyar doları aşan bir ithalat faturası, yıl sonunda 90 milyar doları aşacağa benziyor. Bu elbette doğru bir gelişme değil. Keşke cari işlemlerde denge sağlanabilse. Hatta dış ticaret dengesi oluşsa da, ülke bol bol net döviz kazansa.Ancak oluşan cari işlemler açığı büyük bir sıkıntı yaratmıyor. Çünkü birincisi, bu açık yıl sonunda 14 milyar doları bulsa da, kritik eşik olan yüzde 5i aşmış olmayacak. Ancak üç yıl üst üste verilen cari açığın mahzuru da ortada. Kaybedilen dövizler ancak borçla karşılanıyor. İkincisi, son birkaç aydır ithalattaki aşırı artış hız kesmiş görünüyor.Özellikle sermaye malları ithalatının eylül ayında makul bir düzeye indiği gözleniyor. Kaldı ki, 2005 yılında ithalat daha da normal bir düzeyde seyredecek, çünkü 2005 yılında daha düşük bir büyüme bekleniyor. Üçüncüsü, artık kur dalgalı. Eğer cari işlemler dengesi sürekli açık verirse, döviz talebi artacak ve kur yukarı giderek denge yeniden sağlanacaktır. Burada tek sıkıntı; bu kur artışının çok hızlı olmaması gerektiğidir, yani enflasyonist beklentilerin etkilenmeyerek kamunun borç dinamiği üzerinde olumsuz bir etki yaratmaması gerekmektedir. Nihayet unutmayalım, 35 milyar doları aşan döviz rezervi MBnin elini bir hayli güçlendiriyor.Gelelim bize göre en sıkıntılı olan konuya. Şimdiye dek piyasada baş ağrıtan konu cari işlemler açığı sanılmasına rağmen, asıl korkutucu durum kamunun borç dinamiklerinde gözleniyor. Konsolide borç stoku şu anda 210 milyar dolara ulaşmış durumda. Yakın gelecekte de pek azalacağa benzemiyor.Kamu borcu milli gelir içinde düşse de, bu daha çok borcun bir kısmının döviz cinsinden olmasından kaynaklanıyor. Kur aynı kalınca, ya da düşünce borç da küçülmüş görünüyor. Paydada duran milli gelir ise TL cinsinden hesaplanıyor. Üstelik bu borç, çok ciddi faiz dışı fazla yaratılmasına rağmen, kendi içinde sürekli büyüyor.İki karşılaştırma yapalım. Birincisi geçen yıla göre. 2003 yılı sonunda borç 203 milyar doların altındaydı. Yani şu ana kadar 7 milyar dolar artmış. Üstelik bu yıl yaratılacak 14 milyar dolarlık faiz dışı fazlaya rağmen. Ve kurdaki ters gelişmeye rağmen. İkincisi, krizden hemen sonra, yani 2001 yılında konsolide borç stoku 124 milyar dolarken, bugüne değin yüzde 74 oranında artmış. Oysa üç yılda yaratılan faiz dışı fazla 38 milyar doları aşıyor.Özetle, kırılganlığı dış dengede aramak yerine, kamu borcunda aramak daha doğru. Asıl sorun, bir türlü azalmayan bu borç batağında. İşte bu sıkıntıyı aşmak için de yüksek reel faizlere bir çözüm bulmak gerekiyor. Tabii bir de hortumcunun, devleti soyanın, rüşvetçinin peşine düşmek gerekiyor. Çünkü son iki yılda bunların devletin sırtına yüklediği borcu ödüyoruz. hgunes@milliyet.com.tr Aylardır ekonomi dünyasının gündemi cari işlemler açığı sorununa takıldı kaldı. Bu yılın ilk yarısında birdenbire aşırı bir canlanma yaşanınca, ithalat da patlayıverdi. Ortaya ciddi boyutta bir cari işlemler, yani döviz gelir - gider hesabı açığı doğdu. Ve herkes kaygılanmaya başladı.