Geçen ay işsizlik verileri açıklandığında, işsizliğin ciddi bir sorun olarak ortada durduğunu yazmıştık. Bize göre bir ilerleme yoktu. Ama yine de"Gelecek ayın verilerini de görmekte yarar var" demiştik. Şimdi veriler ortada. Geçen aya göre işsizlik yüzde 11,2'den 11,8'e çıkmış. Yani yükselmiş. Buna ilk yanıt, "Mevsimsel olarak hata yapmamak için geçen yılın aynı ayıyla karşılaştırmak gerekir" olarak gelebilir. Gerçekten 2005 yılının ocak ayında da işsizlik yüzde 11,5 iken, sonraki aylarda yüzde 9'a kadar düşmüş. Acaba kış aylarına ilişkin bir mevsimsellik var mı? Dün TÜİK, Aralık 2005-Şubat 2006 ortalaması olan ocak ayı istihdam verilerini açıkladı. Hemen belirtelim, açıklanan bu aylık veriler nokta gözlem değil, üç ayın ortalaması. Ancak bunun böyle olması, bu verileri geçici bazı etkilerden de kısmen arındırmış oluyor. Elbette. Gerek inşaat sektörünün durgunluğa girmesi, gerekse tarımda faaliyetin iyiden iyiye yavaşlaması nedeniyle kışları işsizlik artıyor. Ancak bu yılın ocak verisi geçen yılın aynı ayına göre daha kötü olduğuna göre, işsizlik konusunda işlerin kötüleştiği rahatlıkla söylenebilir.Şimdiden görür gibiyim. Dostum Profesör Seyfettin Gürsel tarım dışı istihdamın son bir yılda 1,1 milyon kişi arttığına dikkat çekecek. Zaten toplam istihdam da geçen yıla göre 19 bin kişi fazla. Yani birçok insan iş bulabiliyor. Dikkatleri işgücü talebinde artış olduğuna çeker, işsizliğin ana kaynağının işgücü arzının sürekli hız kazanması olduğunu belirtirseniz yanlış olmaz. Ancak gerçek de değişmiyor; işsizlik oranı düşmüyor, artıyor! Tarımdan kopan 1 milyon 85 bin kişinin 19 bini ve nüfus artışına dayalı olarak yeni işgücü arzı ortaya konduğunda işsiz sayısı 102 bin artmış. Sayı da, oran da kötüleşti Ülkemizde işsizliğin artmasının üç temel nedeni var. Birincisi, malum yapısal olarak nüfus artışı hâlâ yüksek ve demografik değişimler işsizlik yaratıyor. Terör, namus veya kan davaları da iç göçe neden oluyor. Ancak son yıllarda işgücü arzını sürekli besleyen olgu, tarım kesimindeki çöküş. Tarımda ne kadar gelişme olursa olsun (ki son yıllarda pek yok), sürekli işgücü artığı yaratıyor. Üçüncüsü de, gerek makroekonomik dengesizlikler, gerekse Çin baskısı nedeniyle ihracatçı sektörler çöküyor. Tekstil ve hazır giyimdeki çöküş istihdamda ciddi sorunların ortaya çıkmasının ana nedeni. Öte yandan, turizm kesiminde ciddi bir istihdam kapasitesi varken bu yıl onun da gevşemesi hiç iyi olmadı.İşsizliği çözmek için kolay ve sihirli bir formül elbette yok. Ancak ekonomik politikaların tek hedefli (sadece fiyat istikrar) olarak kurgulanması çözümü de zorlaştırıyor. Böylesi durumlarda fiyat istikrarının ardından reel sektörde olağanüstü çöküşler ve hasarlar gözlenebiliyor. Çin'i ortadan kaldırmak olanaksız. Ama daha rekabetçi bir kur elde ederek bu kesimleri koruyabiliriz. İşsizlik artarsa AB'nin Türkiye'ye bakışı da olumsuz hale gelir. Konu önemli. Lütfen eğilelim. hgunes@milliyet.com.tr Birden çok neden var