Türkiye’nin en önemli toplumsal sorunu hiç kuşkusuz işsizliktir. Bu konuda izlenen politikaların da yetersizliği hemen her gün ortaya çıkıyor. Yıllardır işsizliği düşürmek bir yana, artışını önleyemiyoruz. İşsizlik bir yandan yoksulluk ve açlığa, diğer yandan ahlaksızlığa, bir diğer yandan da teröre neden oluyor. PKK’ya katılan teröristlerin yüzde kaçının daha önce doğru dürüst bir işi olmuş? Yahut tersten soralım; doğru dürüst işi olan kaç kişi gidip de PKK’ya gerilla olmuş?
TÜİK şimdiye dek işsizliği genel olarak kırsal ve kentsel ayırımıyla ölçerdi. İlk defa böyle iller bazında işsizliği ölçüyor, yahut tahmin ediyor. Aslına bakılırsa TÜİK bunu AB’ye uyum maksadıyla yaptı. Çok da iyi oldu. Hem veriler uyumlu hale geldi, hem de biz daha çok bilgiye sahip olduk.
Terörün temeli
Burada ilk gözüme çarpan olay, doğu illerinde işsizliğin daha yüksek olması. Üstelik belirgin bir farkla! Türkiye ortalaması yüzde 10.4, ancak terörün egemen olduğu illerde işsizlik ortalama yüzde 16.5’ye çıkıyor. Bu durumda terörün en önemli etmeninin işsizlik olduğu ortaya çıkmaz mı? (Çıkar! Bu da neoliberallere duyurulur)
Fakat çok aykırı manzaralar da görülüyor. Örneğin Osmaniye’de işsizliğin yüzde 16.3 olması, yine Hatay’da işsizliğin yüzde 17.7’ye tırmanması çok şaşırtıcı. Adana’da da işsizlik çok yüksek; yüzde 21. Bunu da anlamakta güçlük çektiğimi belirtmeliyim.
Öte yandan, Ağrı’da işsizliğin yüzde 6.5, Erzurum ve Erzincan’da da yüzde 6.1 düzeyinde kalması büsbütün şaşırtıyor. Bunların Türkiye ortalamasının çok altında işsizlik sorunu yaşamaları inanılır gibi değil! Yine Ardahan (yüzde 3.7), Kars (yüzde 4.1) ve Bayburt (yüzde 4.7) gibi yoksul olmakla ve ciddi göç vermekle bilinen iller de göreli olarak iyi durumda görünüyor. Fakat onlarınki biraz daha izah edilebilir bir durum.
TÜİK’in yaptığı bu araştırma (belki şimdilik geniş bir güven aralığında bile) çok isabetli olmayabilir. Fakat temel yapıyı ve niteliklerini gösteriyor. Özellikle de iki bakımdan önem taşıyor. Birincisi, izlenecek ekonomik politikaların sosyal yönleri bu verilere göre ayarlanabilir. İkincisi, terörle mücadele de işsizlikle mücadeleyle paralel olarak ele alınabilir.
Yeni politikalar gereği
Nitekim öteden beri yazdığımız gibi istihdam sever ekonomik politikaların tercih ve teşvik edilmesi bu veriler ışığından yeniden tasarlanabilir.
Öte yandan, görülen bu işsizlik oranı farkları hakkında birkaç noktaya işaret etmek gerekiyor. Dünyanın hemen her yerinde işsizlik bölgeden bölgeye değişebilir. Yine dünyanın her yerinde bununla mücadele edilir. Fakat bu farklar yapısal olarak bu denli düzeyde olmaz. İşsizliğin bu denli farklı olmasının bir sonucu da göç. Kırdan kente sürekli bir demografik değişim yaşanıyor. Ve kırsal işsizlik kentsel işsizliğe dönüşüyor.
Bizce hükümet açılım yapacaksa, PKK ile dolaylı ilişki içinde gireceği yerde “Bu illerde işsizliği nasıl ortadan kaldırırım, yahut azaltırım?” diye düşünmeli. Açılımın ilk ve doğru adımı bu olur.