Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İşler bu kadar zorsa, neden katlanıyoruz? Çünkü AB bir siyasal bütünlük ve onun içinde yer almanın çeşitli yararları var. Bu yararlardan biri de yabancı sermaye. ABye tam üye olursak, ya da olacağımız belli olursa ciddi miktarda yabancı sermaye çekerek zenginleşeceğimizi umuyoruz. Büyük bir pazara sahip olan Türkiyenin Avrupadan, hatta diğer ülkelerden sermaye çekmesi bekleniyor. Peki, bu ne kadar doğru?Tabloya baktığımızda 1996 yılında elde edilen yabancı sermaye ile 2003 yılında elde edilen yabancı sermayeyi (tablo birikimli olduğu için 2003 yılından 2002 yılı çıkarılmalıdır) karşılaştırırsak pek bir fark olmadığı ortaya çıkmaktadır. Mesela Çek Cumhuriyeti 1996 yılında 1.17 milyar euro, 2003 yılında ise 3.4 milyar euro çekmiştir. Romanyada ise artış dikkate değer olmuş: 1996da 243 milyon dolar, son yıl ise 762 milyon dolar. Polonyada ise düşüş başlamış; 3.1 milyar euro çekerken, son yıl 2.3 milyar euro çekmiş.1995ten bu yana Türkiye 11 milyar euro yabancı sermaye çekmiş. Yani 14 milyar dolar kadar. Bu rakam 11 ülke içinde dördüncü olsa da, kişi başına çektiği yabancı sermaye en sonda yer alıyor. Diğer 10 ülkenin son dokuz yılda kişi başına çektiği yabancı sermaye ortalama olarak 1860 euro, Türkiyenin ise 150 euro. Yani neredeyse 12 katı. Dünkü yazımızda Türkiyeyle ABye yeni giren, ya da aday olan ülkeleri ekonomik açıdan karşılaştırdık. Raymond James Menkul Kıymetler Araştırmasının hazırladığı raporda Türkiyenin değil mevcut üyeler, yeni diğer adaylara göre bile oldukça geri olduğu görülüyor. Üstelik siyasal açıdan bin tane sorun var. Nitekim bu hafta Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Martin Schultz Kıbrıs Rum Kesimini tanımamız gerektiğini, aksi takdirde işlerin zor olacağını belirtti. (EUR milyon) 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Nüfus doğrudan yabancı yatırımÇek Cumhuriyeti 5.741 6.910 8.367 12.255 17.479 23.323 30.717 37.576 41.000 10.3 3.981Macaristan 10.108 12.216 14.807 16.125 19.439 21.659 26.503 29.526 28.000 9.9 2.828Polonya 6.122 9.299 13.206 19.247 25.946 36.792 46.686 45.739 48.000 38.6 1.244Slovakya 1.013 1.660 1.888 2.464 3.174 5.112 6.327 8.185 9.500 5.4 1.759Romanya 642 885 2.128 3.783 5.447 6.966 8.656 8.438 9.200 22.4 411Estonya 574 664 1.040 1.560 2.454 2.843 3.573 4.035 5.400 1.4 3.857Slovenya 1.376 1.612 2.000 2.369 2.675 3.110 2.952 3.918 4.000 2.0 2.000Litvanya 274 564 942 1.384 2.050 2.509 3.023 3.818 4.000 3.5 1.143Bulgaristan 273 360 806 1.363 2.392 2.426 3.129 3.100 3.600 7.9 456Letonya 480 754 1.140 1.325 1.782 2.241 2.652 2.679 2.800 2.3 1.217Türkiye 691 1.274 2.003 2.803 3.583 4.650 8.357 9.353 10.603 70.5 150Hırvatistan 274 696 1.266 1.622 2.568 3.821 5.336 6.443 8.000 4.4 1.818 Kaynak: RJS, OECD, IMFABye tam üyelik tarihi belli olunca, Türkiyenin birdenbire yabancı sermaye çekeceği sanılıyor. Ancak bu tezin iki yanlışlığı var. Birincisi, ABye üye olma perspektifi içine girmiş olan ülkelere baktığımızda farklılıklar görüyoruz. Demek ki, ABye üye olma perspektifi sermaye çekmek için yeterli değil. Çok başka etmenler var. İkincisi, nüfusu daha büyük ülkeler, son sütunda görüldüğü gibi, aksine kişi başına daha az sermaye çekiyor. Yani Türkiyenin kendisini (adeta Çine benzeterek) pazar olarak görmesi yanlış. Kaldı ki, ABye üyelikle yabancı sermayenin garanti altına alınacağı görüşü, Türkiye 1995te Gümrük Birliğine girerken de belirtiliyordu. Oysa bu doğru çıkmadı. Kısacası, yabancı sermaye artışı sağlamak içinb diğer etmenlere eğilmekte yarar var. hgunes@milliyet.com.tr ÇEKİLEN YABANCI SERMAYE (Birikimli, milyon euro)