Burada amaç Türkiye'de mali sistemde üç yılda beklenen yapısal değişim beklentisini ortaya koymak. Dikkat edilirse, en çok ilgi çeken veri gelirdeki hızlı artış. Bütçe gelirlerinde de, özellikle vergi gelirlerinin hızla artması öngörülüyor. Harcamalar da artıyor ama daha yavaş. Dört yılda harcamaların toplam yüzde 23 artması öngörülüyor. Oysa gelirdeki artış beklentisi yüzde 30.Açıklanan tablonun en ilginç tarafı da şu: 2009 yılında bütçe gelirlerinin giderleri aşması bekleniyor. Yani 2009'da bütçe fazlası elde edilecek. Vergi gelirlerindeki artış beklentisi yüzde 40. Bu nasıl olacak? Herhalde indirilen vergi oranlarının tahsilatta artış sağlayacağı, verginin tabana yayılacağı ve kayıtsızlık oranının düşeceği hesaplanıyor. Olabilir. Ancak, eğer ithalatta azalma meydana gelir ya da dolaylı vergi oranlarının düşürülmesi gerekirse, bu beklenti gerçekleşmeyebilir. İlginçtir, faiz giderlerinin, 2007 yılı hariç, pek bir artış göstermeyeceği düşünülüyor. Bunun da gerçekçiliği tartışılabilir. Çünkü 2007 çalkantılı bir yıl olacağa benziyor. Eğer o dönemde de reel faizler yüksek kalırsa, 2008 bütçesinde faiz giderleri arzu edildiği kadar düşmeyebilir. Öte yandan, kurda düzeltme gerçekleşirse, yeni kur ödenecek dış borç ve döviz cinsinden iç borç üzerinde ciddi bir yük getirecektir. Bu da göz ardı edilmiş görünüyor. Bir süre önce muzip bakanımız Kemal Unakıtan üç yıllık bütçe hedeflerini açıkladı. Bu bildiğim kadarıyla bir ilk oluyor. Bütçe malum devletin bir yıllık gelir-gider hedeflerini gösterir. Üç yıllık plan yapmayı ise açıkçası düşük düzeye varan enflasyon sağlıyor. Bundan on yıl önce değil üç yıllık bütçe, o yıl yapılan bütçe birkaç ay sonra geçerliliğini yitiriyordu. Ancak bu, üç yıl boyunca bu bütçelerin harfiyen uygulanacağı anlamına gelmiyor. Olasılıkla bu IMF ile müzakerelerde kullanılmıştır. 2007 bütçesinin siyasal konjonktürü elverişli olmasa da, yapısı oldukça sıkı bir disiplin gösteriyor. Yeter ki harfiyen uygulansın. Buna rağmen, açığın milli gelire oranı yüzde 2,7'ye çıkacağı düşünülürken, ertesi yıl birdenbire yüzde 1'in altına, daha sonraki yıl da yüzde 1'e yakın fazlaya dönüşmesi gerçekten kâğıt üzerinde de olsa, etkileyici oluyor. Aslında 2007'nin siyasal konjonktürünün gerektirdiği gevşeklik de bu arada gözlenmiyor değil. Mesela 2007 yılında harcamaların artış hızı ortalama enflasyonun çok üzerinde; yüzde 16,7 olarak öngörülüyor. Personel harcamaları yüzde 26 (anlaşılıyor ki devlet kadroları şişecek), faizler yüzde 14,5, yatırımlar yüzde 11,9, sosyal güvenlik ve tarımsal destekleri içeren cari transferler ise yüzde 19,7 artıyor. Fakat 2008 ve 2009 yıllarında ise bütün bu harcamaların artış hızlarında ciddi bir yavaşlama bekleniyor.Anlaşılan üç yıl sonra bütçenin yapısı kendiliğinden daha da farklı olacak. Acaba? Siyasete bu kadar güvenilebilir mi? Siyasal konjonktüre bağlı 2006 2007 2008 2009Giderler 175.248 204.902 209.579 216.847Personel giderl. 42.690 53.772 56.445 57.037Mal ve hizmet alımları 18.273 15.584 16.294 17.214Sermaye giderleri 10.800 12.080 13.983 14.438Faiz giderleri 46.260 52.946 48.980 50.205Cari transferler 50.831 60.863 64.395 68.247Gelirler 172.202 188.159 204.143 223.530Vergi gelirleri 137.644 157.973 175.094 192.902Vergi dışı gelirler 30.436 26.270 25.046 26.470Bütçe dengesi -3.046 -16.743 -5.436 6.683Bütçe açığı/GSMH -0.5 -2.7 -0.8 0.9 hgunes@milliyet.com.tr Merkezi Yönetim Bütçesi (Milyon YTL)