2010 yılında her şey gönlünüzce olsun. Dün gece neler yaptınız bilemem. Ama mütevazı vatandaşların televizyonları başında geceyi en masrafsız biçimde geçirdiğine, ensesi kalınların da kazık marka eğlence yerlerinde bol para saçtıklarını tahmin edebiliyorum. Çünkü her yılbaşı gecesi böyle geçiyor. Kader utansın!
2009 küresel krizin dünyada gündemin tepesine oturduğu bir yıl oldu. Ancak Başbakan Erdoğan Türkiye’de krizin teğet geçtiğine inandığı için bu konuyla pek ilgilenmedi. Soruna teğet geçti! IMF ile anlaşmak istemedi. Halkı avuttu, pışpışladı. Ama bu arada Türkiye ekonomisi tarihi bir küçülme ve rekor bir işsizlik sorunu yaşadı.
2009 yılının ana gündemi dünyada ekonomi, bizde ise siyaset oldu. Sanki bizde işler daha iyiydi. Oysa tam aksine, bizde milli gelirin yüzde 6 oranında daralırken, ABD’de yüzde 1 küçüleceği öngörülüyor! İşte algılama farkı!
2009 yılını Ergenekon adlı bir muammayla geçirdik. Hâlâ ne olduğu pek belli değil. İçeride birçok insan var. Ve kimse tam olarak o insanların kabahatlerini bilmiyor. Bazı gazete yazarları sivil demokrasi için bunun kapsamının genişletilmesini istiyor. Yani daha fazla insan içeri girerse demokrasinin önündeki engellerin kalkacak!
Kimilerine göre de Türkiye elden çıkıyor, bir an önce “birilerinin” el koyması gerekli. Kuşkusuz her ikisi de antidemokrat görüşler. Fakat paradoksal olarak bunu birisi demokrasi adına istiyor, diğeri ise laiklik. Oysa demokrasi uzlaşma ve hoşgörü rejimi değil mi? Bu kadar cadı avına çıkan herkes bilsin ki, sonunda demokrasi filan kalmaz.
Ekonomi daha iyi bir yerde
2009 yılında Türkiye ekonomisi müthiş bir çöküntü yaşadı. Ama televizyondaki yorumcuya yahut zengin işadamına sorsanız, 2001 krizi daha kötüydü. Gerçekten bankalar battığı için banka patronları o zaman perişandı. Bu sefer ise rahatlar. Fakat bu krizde işini kaybeden insan çok daha fazla oldu.
Yani geçen krizde servet sahipleri zarar etti. Bu krizde ise ücretliler. Fark orada. Demek ki, bir ülkede varsıllar kaybettiğinde kıyamet kopuyor, yoksullar kaybettiğinde çıt yok. Bu ülkede kurun oynaması iş kaybetmekten daha mı önemli?
Bu arada bazı aydınlar hükümetin ekonomik politikasını benimsemeyip siyasal açılımlarını benimsiyor. İşadamlarının bir kısmı da siyasal açılımlara karşı ama ekonomi alanında hükümeti destekliyor. Neden olmasın, bu da olabilir. Ancak işin gerçeği şu ki, 2002 yılına göre bugün Türkiye’de iç barış ve huzur, yahut toplumun genel uyumu daha olumsuz bir noktada. Açılımın asıl hedefi huzursuzluğu ortadan kaldırmak değil mi?
Ekonomi 2002 yılına göre daha iyi bir yerde kuşkusuz. Ama 2006 yılından bu yana Türkiye ekonomisinin diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha kötü yönetildiği ortada. İşte son örneği. Küresel krizin tam göbeğinde IMF’ye ihtiyaç yok diyeceksin, iş işten geçecek kriz tam doksandan girecek ve sonra IMF ile anlaşacaksın! Ne gereği var artık IMF’ye bu andan sonra.
Kısacası, 2009 hata dolu bir yıl oldu. 2010 hakkında umutlu muyuz? Elbette. Umutsuz ve sevgisiz yaşanmaz. Tüm okurlarıma 2010 yılında Allah’tan sağlık ve neşe diliyorum.