2004 büyüme tahmini yüzde 5ti. Öyle anlaşılıyor ki bu öngörü fazlasıyla aşılarak, yüzde 9a yakın bir düzeye ulaşılacak. 2004 yılındaki bu müthiş performans daha çok yıllardır ertelenmiş dayanıklı tüketim malı alımlarıyla yatırımların telafisi nedeniyle elde edildi. Zamanla yatışacağını önceki yazılarımızda belirtmiştik. Bu nedenle yeni büyüme öngörüsünün yüzde 5e çekilmesi gayet makul görünüyor.Kaldı ki bunun iki nedeni daha var. Birincisi, zamanla ne kadar düzelse bile, dünyada oluşan bu yüksek petrol fiyatları global büyüme üzerinde hasar yaratacaktır. Ayrıca, yüksek enerji maliyetleri Türkiyeyi de arz yönlü olumsuz etkileyecektir. İkincisi, Irakta istikrarın çabuk sağlanamayacağı anlaşılıyor. Bu da Türkiyenin içinde bulunduğu iklimin çabuk iyileşmeyeceğini gösteriyor. Gerçekleşmeyi görmeden ne plan yapılabilir, ne de hedef saptanabilir. Bu nedenle önce 2004 tahminlerinin ya da hedeflerinin ne denli tuttuğunun görülmesi gerekiyor. Ancak yüzde 5lik bir büyüme hızı iki bakımdan yetersiz kalıyor. Birincisi, borç dinamikleri bakımından bu hızlı bir iyileşme anlamına gelmez. Hele hele 2005 yılında bir kur düzeltmesi yaşanırsa, milli gelirde çok daha yüksek bir performans gerekecektir. İkincisi de, unutmamalıyız ki, artık Avrupa Birliğine tam üyelik sürecine giriyoruz. AB ile ekonomik uyumun başlıca şartı da kişi başına düşen geliri yükseltmektir. O da yüzde 5lik bir büyüme hızıyla yakalanamaz. Kısacası, daha yüksek ve sürdürülebilir bir büyümenin tasarlaması gerekiyor.Gelelim enflasyon hedefine. 2004 hedefi yüzde 12ydi. Öyle görülüyor ki, yüzde 9un biraz altında bir enflasyon oranıyla yıl tamamlanacak. Demek ki burada da bir "başarı aşırılığı" var. Üç yıldır yüksek reel faizler enflasyonu tahminlerin ve hedeflerin ötesinde hızla düşürüyor. Çünkü üç yıldır gerek kurdaki gelişme, gerekse verimlilik artışları enflasyonun hızla düşmesine elveriyor. 2005 yılında ise böylesi avantajlar beklenmemeli. Aksine kurda yukarı yönlü düzeltme ve artan petrol fiyatlarının piyasaya yansıtılmasıyla işlerin çok daha zorlu geçeceği görülüyor. Bu nedenle yüzde 8.5 gibi bir enflasyon gerçekleşmesinden sonra, aynı düzeyde tutulması hedefi gerçekçi sayılmalı. Üstelik bu, beklentilerin yerleşmesi bakımından da yararlı olur. Büyüme yetersiz kalacak Gelelim faiz dışı fazla konusuna. Bu denli yüksek reel faizlerle milli gelirin yüzde 6.5i değil, yüzde 7si kadar fazla verilse, borç dinamiği ancak düzelmeye başlar. Nitekim son günlerde IMFnin daha yüksek bir mali disiplin talep ettiği söyleniyordu. Ancak, ekonomi büyürken bu fazla kolay elde edilse de, 2005 yılında 2004e göre daha yavaş büyüneceği anımsanırsa bu hedefin bile çok kolay olmayacağı anlaşılır. Dolayısıyla, bu yıl yüzde 6.5lik hedef tutmuş olsa da, 2005te işler daha zor. Üstelik bazı vergi indirimlerine gidiliyor.Özetle, YPKdan sızan 2005 hedefleri ya da öngörüleri pek gerçek dışı değil. hgunes@milliyet.com.tr Yine sıkı mali disiplin