Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Çoğu meslektaşımız aynı yanıtı verir: 2003 iyi bir yıl oldu. Başlayalım saymaya:
Enflasyon hızla düştü. TÜFE geçen yıl sonunda yüzde 30'un biraz altındaydı. Artık yüzde 20'nin de altında. Muhtemelen yıl sonunda yüzde 18 olacak. Krizin ardından iki yıl sonra 50 puan enflasyonu düşürmek elbette azımsanmaması gereken bir başarı. (2001 yılı sonunda enflasyon yüzde 69'a ulaşmıştı.)
Büyüme yüzde 5'i geçecek görünüyor. Geçen yıl da oldukça yüksek bir büyüme hızı oluşmuştu; yüzde 7.8. İki yıl üst üste, üstelik oldukça yüksek büyüme oranlarının oluşması elbette sevindirici. Çünkü refah düzeyi ancak milli gelir arttıkça yükselebiliyor.
İhracat 2003 yılında tarihi bir rekor kırdı. Ekim ayında 4.7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Oysa 1981 yılında ancak bir yılda bu kadar ihracat yapılıyordu. Nereden nereye! İlk 10 ayda 38.3 milyar dolarlık ihracatla geçen yıla göre yüzde 31'lik artış sağlandı. Bu da gösteriyor ki, yıl sonunda 48 milyar dolara varan bir ihracat gerçekleşecek. Yani 1981'de yapılan ihracatın tam 10 katı.
İthalatta da müthiş gelişmeler var. İlk on ayda geçen yıla göre yüzde 36'lık bir artış olmuş. Öyle anlaşılıyor ki, bu yıl toplam ithalat 70 milyar doları bulacak. 2002 yılındaki ithalat patlaması bile sollanmış görünüyor. Kısacası, ekonomi hızla dışa açılıyor.
Borç yönetiminde de oldukça olumlu gelişmeler var. Vadeler uzuyor. Reel faizler yüzde 30'lardan, yüzde 10'lara geriledi. Borçlar 180 milyar doları aştı, ama milli gelir içinde pay olarak (2001 yılında yüzde 92) yüzde 73'e geriledi. İlk defa bütçede öngörülenden daha az kamu harcaması yapıldı. Bu da bir rekor.
Bu arada bazı temel reformlar ele alındı. Böyle bakılınca 2003 yılı insanı sevindiriyor. Ama ülkemizin temel sorunları 2003 yılında da çözülmedi.
2003 yılında rakamsal olarak işsizlik azalmadı. Aksine elimizdeki veriler arttığını gösteriyor. Bu vahim bir durum. Büyüme var, ama en yoksul, en fakir kesime bir şey vermiyor. Bölgesel farklılıklar azalmadı. Aksine iç demografik gelişmeler alabildiğince hızlandı.
Dış ticaret açığı büyüyor. Ve kamu harcamaları içinde yatırımların payı neredeyse yok denecek düzeye düşmüş durumda. Özel kesimde ise ciddi bir yatırım eğilimi görülmüyor.
Türkiye'nin kredi notu hala çok düşük ve yakın zamanda yükselecek görünmüyor. Yabancı sermaye bakımından dünyanın en yoksun ülkelerinden biriyiz. 2003 yılında bu anlamda hiçbir olumlu gelişme sağlanmadı. Daha üzücüsü; artık sermaye birikimimiz dışarı kaçıyor.
AB konusunda ise henüz bir belirlilik yok. Kendimizi avutuyoruz. Evet, 2003 yılında kriz yoktu. Üstelik yanı başımızda bir savaş olmasına rağmen. Ancak bu denli borçlu bir ülkenin temel sorunlarını çözme konusunda ciddi bir basiret gösterdiği de söylenemez. IMF'nin istikrar akıntısına bırakmışız kendimizi, vizyonsuz biçimde sürükleniyoruz.
Umutsuz muyuz? Hayır. Aksine, çok umutluyuz. 2004 farklı olabilir. Yeni bir yıl yeni fırsatlar demektir.