Türkiye’de gündem gerçekten çok hızlı değişiyor. Bir sabah uyanıyorsunuz ve bir de bakıyorsunuz ki gündem 4+4+4’e kilitlenmiş. Bu tartışmaların uzun olacağını düşünürken araya Nevruz olayları giriyor. Bu bitmeden GDO, o bitmeden de meyve ve sebzelerdeki tarım ilaçları kalıntıları (pestisit) gündeme “pat” diye düşüyor.
Aslında her zaman konuşulması gereken tarım ilaçları, nedense ara ara gündeme geliyor. Bu sefer Greenpeace’in bundan 3 yıl önce meyve ve sebzelerden aldığı örneklerin analiz sonuçlarını yayınlaması ile irdelenmeye başlıyor. Bunun üzerine bir anda kıyamet kopuyor.
Çünkü raporda bazı meyve ve sebzelerde zirai ilaç ve kimyasal ilaç kalıntısı, limitlerin çok üstünde.
Tabii hemen ziraatçı olandan çok olmayanlar, doktor olandan çok olmayanlar konuşmaya başlıyorlar. Mübarek herkes sanki Ziraat Mühendisi veya teknikeri veya teknisyeni veya tarımla uğraşıyor.
Sonunda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker kamuoyunu sakinleştirici bir açıklama yapıyor. Türkiye Sebze ve Meyve Komisyoncuları Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin konumları gereği bu konudaki bazı bilgileri kamuoyu ile paylaşıyorlar.
Yapılan açıklamaların çoğunluğu, meyve ve sebzelerdeki tarımsal ilaç kalıntılarının limitlerin altında olduğu yönünde. Tartışmada Greenpeace yalnız kalmış görünüyor. Ancak limitlerin altında veya üzerinde kamuoyu artık meyve ve sebzelerde pestisit olduğunu öğreniyor.
Bunun öğrenilmesi de iyi oluyor çünkü bilinenin aksine tarımsal ilaç kalıntıları hormonlardan daha zararlı. Özellikle hamileler, bebek ve çocuklar zirai ilaçlardan daha fazla etkileniyorlar.
Annenin tarımsal ilaç kalıntıları olan gıdaları tüketmesiyle karnındaki bebeğin bedensel yada zihinsel engelli olabileceği uzmanlar tarafından ileri sürülüyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün bildirdiğine göre tarım ilacı içeren gıdaların tüketilmesiyle her yıl yaklaşık beş yüz bin kişi zehirleniyor. Bunlardan beş bini beyin hasarı, lenf kanseri ve lösemiye yakalanarak yaşamını yitiriyor. Anne sütünde bile tarım ilacı kalıntıları olduğu yapılan bilimsel çalışmalarda ortaya konuyor. Zirai ilaç kalıntıları genellikle vücudun yağlı kısımlarında birikiyor. Annelerin bebeklerine zirai ilaç kalıntılarını genellikle sütteki yağla geçirdikleri için özellikle hamilelik dönemlerinde beslenmelerine dikkat etmeleri gerekiyor.
Türkiye’de durum ne?
Tarım ilacı kullanımı toplum sağlığı için yaşamsal önem taşıdığı halde...
Ülkemizdeki bilinçsiz üreticiler, zirai ilaçların etiketlerinde ne kadar atılacağı bilgisinin yazmasına karşın, etkisi daha fazla olsun diye tarlalara gereğinden fazla ilaç atıyorlar.
Yeni yönetmelikle tarım ilacı kullanımı konusunda çiftçileri bilinçlendirecek olan zirai ilaç bayileri her beş yılda bir sınava tabi tutuluyor ve sınavı geçemeyenlerin dükkanı kapatılıyor.
Halbuki bunun yerine denetimler in sıklaştırılıp, zirai ilaç bayisi açmak için standartların yükseltilmesi gerekiyor.
En iyisi siz siz olun, meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketin.