Harun Uysal

Harun Uysal

harun.uysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Her yıl 21 Mayıs’ta dünyada ve ülkemizde “süt günü” kutlanır. Çünkü 21 Mayıs’ı Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Sütçülük Federasyonu’nun (IDF) 1956 yılında aldığı karar doğrultusunda, dünya süt günü olarak ilan etti.
Diğer yandan 21 Mayıs’ın Türkiye’de ve diğer ülkelerde yaşayan Kuzey Kafkasyalılar yani Çerkesler için de özel anlamı var. Aradaki fark, Çerkeslerin, bu günü kutlamayıp anmaları. Anarlar çünkü ata yurtları olan Kafkasya’dan 21 Mayıs 1864 tarihinde Rusya Çarlığı tarafından o zamanki Osmanlı coğrafyasına sürüldüler.
O nedenle bu anlamlı günde, Kefken’de (Kocaeli), İstanbul’da, İzmir’de anma törenleri yaparlar.
Çerkeslerin büyük haksızlığa uğradığı sürgünü andıktan sonra süt gününe dönelim.
Süt günü kutlamalarının temel amacı; dikkatleri süt üzerine çekerek, sağlıklı beslenmedeki rolünü geniş tüketici kitlelerine anlatmak. Gelişmiş ülkeler dünya süt gününü yıllardır çeşitli etkinliklerle kutluyorlar. Örneğin yıllar önce İngiltere’de “Süt Kupası” futbol turnuvası düzenlenir ve bu kupaya İngiltere Premier Ligi‘ndeki (bizdeki süper lig) takımlar katılırdı. Ne zaman ki sütün tüketimini yaygınlaştırdılar, bu turnuvaların adı değişti. İngiltere’nin yanı sıra bir çok Avrupa ülkesi de aynı yöntemlerle süt tüketimlerini artırdılar.
Türkiye’de de 1991 yılından itibaren dünya süt günü kutlanmaya başlandı. O tarihten bugüne kadar, üniversitelerde paneller düzenlenerek, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca birkaç okula süt dağıtılarak, İlgili meslek odalarınca da basın toplantıları yapılarak cılız bir şekilde kutlanmaya çalışılıyordu.
Bu sene gündemden düşmeyen hileli gıdalar, süt ile ilgili asparagas haberler ve okul sütü projesi nedeniyle kutlamalar daha canlı oldu. Örneğin ilk defa “sütün başkenti” olan İzmir’de (Çünkü Türkiye’deki toplam sütün yüzde 9’u İzmir’de üretiliyor) ulusal anlamda bir “süt zirvesi” düzenlendi.
Panellerde, konferanslarda, televizyon ekranlarında, zirvelerde sorunlar tartışıladurursun, sektörün gerçek sahipleri...
Hala dağınık ve örgütsüzler
Hala bir hayvandan az süt sağıyorlar,
Hala dünyanın en pahalı yemini kullanıyorlar,
Hala yüksek maliyetlerle üretim yapıyorlar,
Hala yüksek KDV ile üretip, satıyorlar,
Hala hayvan sağlığı, hayvan besleme ve süt hijyeni konularındaki bilgileri eksik,
Hala aldıkları destekler yetersiz,
Hala marketlere yüksek raf kiraları ödüyorlar,
Hala haksız rekabetle baş edemiyorlar,
Hala...
Hala...
Diye uzatmak mümkün, ancak korkarım ki bu liste gazetenin sonuna kadar uzayacak.
Aslında giderilmeyecek sorunlar değil bunlar. Çözmek için birazcık daha gayret gerekiyor...