KONAK Meydanı’nda, Büyükşehir Belediye Sarayı’nın denize bakan tarafındaki limon selvilerin arkasında, yoldan geçenlerden kendisini gizlenmeye çalışan bir taksi şoförünün “küçük su!” dökerken görüntülenen fotoğrafı dün Yeni Asır’da “Kemal Hoca”nın köşesinde yayınlandı.
Belki “iğrenç” ve “utanılacak” bir durum.
Ama bilin ki, bu ve buna benzer görüntüler bir İzmir gerçeği!
Taksi sürücüsünün eylemi (!) ayıplanacak bir davranış biçimi...
Ama suçlu bu kişi mi?
Hayır...
Suçlu; araç kullanırken sıkışanların, Konak gibi kentin merkezinde ihtiyaçlarını giderecek bir tek tuvalet dahi yapamayan, yapmayan bu kentin yöneticileridir.
* * *
Kemaraltı’nda, Birinci Kordon’da, Alsancak’ta, Karşıyaka Yalısı’nda, Bostanlı’da, Bornova’da, Buca’da, Balçova’da, Narlıdere’de durum farklı mı?
Siz ne sanıyorsunuz ki?
Kilometrelerce uzunluktaki Karşıyaka Yalısı’nda, çimlerin üzerinde oturup, meşrubat ya da bira içen insanlar, sıkıştıklarında ihtiyaçlarını nerede gidiyor ki?
Ya bir çalının arkasına sığınıyorlar ya da denizin dibine diz çöküp, rahatlıyorlar.
* * *
Tuvalet, yemek-içmek gibi insani bir ihtiyaçtır.
Ve bütün medeni ülkelerdeki kentlerde, çarşı, park, gezi ve açık alanlarda “demir para” ya da “jetonla” çalışan seyyar tuvaletler vardır.
Kenti yönetenler, ihtiyaç ölçüsünde bu seyyar tuvaletleri meydanlara, ana cadde ve bulvarlarla kıyı şeridi boyunca yerleştirirler.
İnsanların en doğal ihtiyaçlarını karşılama adına bunu yapmıyorsanız, sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırsınız.
* * *
Günlerden cuma...
Yer, Birinci Kordon... Hava kararmaya yüz tutmuş.
İzmir’in gün batımını izlemek için Kordon’a çıkmıştım. Bir ara gözüm, sahildeki bankta oturan bir genç kadına takıldı.
Oturmuş, kucağında pantolonu sıyrılmış en fazla 3 ya da 5 yaşındaki bir çocuk, “büyük abdestini” yaptırıyor.
Tedirgin... Sık sık çevresine bakıp, çocuğu, “Hadi çabuk ol, bitmedi mi?” diye haşlıyor.
Çocuksa hem ağlıyor hem de ihtiyacını yapmaya çalışıyor.
Şimdi soruyorum:
Konak’ta Belediye Sarayı’nın önündeki ağaçların arkasına “küçük su!” döken araç sürücüsüyle bu çocuğun ne farkı var?
* * *
“Olmaz birader. Yuh be...” diye insanları küçümseyip, ayıplamayın.
Bir gün sizin ya da yanınızdaki çocuğunuzun da başına gelebilir.
Yakındaki bir işyerine ya da kafeye, restorana girmeye kalktığınızda çoğu haklı olarak, “yasak efendim” diye geri çeviriyor.
Onlar da haklı...
Bir de yakınlarda bir cami de bulamazsanız, iki seçeneğiniz var.
Ya altınıza yapacaksınız.
Ya da kuytu bir köşe, ağaç arkası ve apartman girişi bulup, korku ve endişe dolu bir süreç yaşayarak rahatlayacaksınız!
Burası İzmir...
Bu kentte 3.5 milyon insan yaşıyor ve bunun yarısı her gün sokağa çıkıyor.
Yerel yöneticilerimize sesleniyorum:
Bu insanların normal gereksinmesi olan tuvalet ihtiyaçlarını giderecek önlemleri lütfen alın...