DÜNKÜ yazımı şöyle noktalamıştım.
“ESHOT söyleyeceğini söyledi.
Şimdi sıra bizde...
Bakalım biz neler söyleyeceğiz?
Devamı yarın bu köşede...” demiştim.
Şimdi bir de beni dinleyin bakalım..
* * *
Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ESHOT Genel Müdürlüğü’nün yaptığı, toplu ulaşımda hepimizin kullandığı kent-kart ihalesinin mercek altına alınması gereken iki noktası var.
Biri ESHOT’un hazırladığı teknik şartname.
İzmir, bu sisteme 1998 yılında geçmiş. O zaman muhatap İZULAŞ’mış.
İhaleyi İZULAŞ yapmış. Hem de yap-işlet sistemiyle..
Yani kazanan firma sistemi kuracak, belli bir yıl işlettikten sonra belediyeye devredecek..
Altı yıl sonra nedense bundan vazgeçilmiş..
Hemen belirteyim, bugünkü ESHOT yönetiminin bunda bir kusuru ve suçu yok.
Süre 2008’de sona ermiş. ESHOT’un dünkü açıklamasında yer aldığı gibi yasal olarak bir yıllık ek bir sözleşme ile uzatma yapılıp, 30 Haziran 2009’da da bugün çok tartışılan ihaleye çıkılmış.
İhaleye kaç firma başvurmuş? Sekiz..
Kaç firma katılmış ? Birrrrrrrr..
Kim bu firma.. 1998’de sistemi kuran ve bugüne kadar tam 11 yıldır kent-kart’ı işleten firma.
Neden?
Bu sorunun yanıtını ben değil, ESHOT Genel Müdürü sayın Gül Şener’den, Başkan Aziz Kocaoğlu’nun sorması gerekiyor.
İhalelerde işi verecek olan kurumun hazırlayacağı şartname çok önemlidir.
Şartname, teknik olarak da, idari olarak da “rekabeti arttırıcı” olmak zorundadır.
Böyle olursa katılım çok olur. Rekabet ortamı doğar ve kurum en iyi hizmeti en ucuza yaptırır.
Bir ihale açıyor ve şartnamenize bir tek şirketin koşulları uyuyorsa, bunun altında bir “bit yeniği” aramak zorundasınız.
Hatta, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, “gerekli rekabet ortamı doğmamıştır” gerekçesiyle ihaleyi iptale kadar gitmek zorundasınızdır.
Aksi halde, olsa da olmasa da, ortaya çıkabilecek “şaibeye” ortak olursunuz.
Bu birrr..
* * *
Gelelim ikinci önemli noktaya...
Toplu ulaşımda kent-kart kullanan tek il İzmir değil.
Siz bir ihale yapıyorsunuz, tek firma katılıyor ve sizden ESHOT’un resmi açıklamasına göre verdiği hizmetin karşılığında her kontörün yüzde 2.6’sını alıyor.
Oysa Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nde bu oran yüzde 1’in altırnda. Ankara’da ise komisyon oranı o kadar küçük ki, neredeyse yüzde sıfıra yakın.
İzmir’de niçin yüzde 2.6?
Paramız çok da, birilerini zengin etmek mi istiyoruz?
ESHOT’un açıklamasında “İdarenin 1999 yılında yaptığı ve sözleşmeye bağlanarak uyguladığı ihale sonucunda yükleniciye yapılan ödeme de hasılatın yüzde 2.6’sıdır” deniliyor.
Ben de ESHOT Genel Müdürü Gül Hanım’a şunu soruyorum:
“Bu yüzde 2.6 oranından firma ne kadarını alıyor, ne kadarı, kent-kart bayilerine kalıyor, lütfen açıklar mısınız? Dolum yapan bayilerin kontör başına kazançları yüzde 1.85 iken yüzde 1’e indirildi mi indirilmedi mi? Yoksa bu da mı sizi ilgilendirmiyor?.”
Bu da ikiii...
* * *
30 Haziran 2009’da yapılan bu ihale Başkan Kocaoğlu’nun masasında “onay” için imza bekliyor.
Kimse alınmasın, gücenmesin..
Ben olsam, imzalamam..
Çünkü...
Tek bir firma katıldığı için ihalede rekabet ortamı oluşmamıştır. ESHOT, bu şirketin verdiği yüksek orandaki komisyonu kabul etmeye adeta mahkûm kalmıştır..
İkincisi, ihaleye daha çok firmanın katılımı için, ESHOT tarafından hazırlanan teknik ve idari şartnamenin maddeleri tek tek incelenerek, katılımı cazip kılacak değişiklikler yapılmalıdır.
Gerekirse ESHOT, sistemi sil baştan yaparak yap-işlet modeli ile ihaleye çıkmalı. Belli bir zaman sonrasında malın sahibi olmalı, sadece bakım-onarım ve yazılım hizmetleri için ihaleye çıkarak beş yılda 27.5 milyon lirayı bir firmaya vermek yerine, kasasına koymalı ve buradan elde edeceği karla, yolcu taşıma ücretlerini daha “ucuz” tutmalıdır.
Karar sizin sayın Kocaoğlu...