Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ONLAR da benzer kavgayı yaptılar, benzer sorunları yaşadılar.
Ne zaman? Tam 25 yıl önce... Yani 1984’te...
Tıpkı bugünkü gibi yerel seçimler yeni yapılmış, Burhan Özfatura ANAP adayı olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti.
3030 Sayılı Büyükşehir Yasası yeni çıkmış, İzmir’in metropol ilçelerindeki tüm araç - gereç, personel Büyükşehir’e, yani Burhan Bey’e devredilmişti.
Büyükşehir’de nüfusları oranında ilçelere dağıtımı yapacaktı.
Bugün Karşıyaka ve Bayraklı’da olduğu gibi...
O günlerde sorun daha büyüktü..
Konak, Karşıyaka, Bornova hop oturup hop kalkıyordu...
Gazetelerde her gün farklı bir manşet!..
“Bornova’ya verilen araçlar hurda çıktı. Karşıyaka’ya atananlar şöyle, Konak isyan bayrağını çekti, vs..”
Sokaklar çöp yığınlarıyla doldu, işçi - memur ayaklandı, sendikalar tehdide başladı..
* * *
İş o kadar büyüdü ki; sonunda o dönemin Başbakanı ve ANAP Genel Başkanı olan Turgut Özal olaya el koymak zorunda kaldı.
İzmir’e gelen Özal, Burhan Bey, Konak Belediye Başkanı Süha Baykal, Karşıyaka Belediye Başkanı Nevzat Çobanoğlu ve Bornova Belediye Başkanı Cengiz Bulut’u bir araya getirdi, “baba nasihatı”nda bulundu ve gitti.
Bu toplantı sonrasında, sorunun çözümü için tarafsız iki Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi aynı zamanda ANAP’ın o dönem İzmir’deki iki ağır topu; Yusuf Uz ve Şahin Uğurlu “arabulucu” olarak atandı ve tüm mal ve personel paylaşımı, herkesi memnun edecek şekilde yapıldı, kavga da bitti..
* * *
Kaç gündür bakıyorum, Karşıyaka - Bayraklı arasında mal ve personel paylaşımı ile, kent A.Ş adlı şirkete ait 300 işçi için bir bardak suda kıyamet koparılıyor.
İki başkan istediği kadar kavga edebilir, hatta gerekirse ringe çıkıp yumruklaşabilir de (!)
Farkında olmadıkları bir şey var; o da Karşıyaka’da, Bayraklı’da ve İzmir’de herkes son derece huzursuz ve mutsuz.
Hatta “Biz bunlara mı oy verdik?” diyecek kadar da kızgın!..
Kimse farkında değil ama CHP sürekli kan kaybediyor. Baykal da bunun farkında.
Önce kendi denedi, dinletemedi.
Şimdi de devrede CHP İzmir İl Başkanı var. Dolayısıyla da Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu...
Sonuç: İş iyice karıştı. Suçlamaların dozu arttı ve çirkinleşti. Sorun da içinden çıkılmaz bir hale dönüştü..
* * *
Dün, 25 yıl önce aynı sorunları yaşayan Büyükşehir eski Belediye Başkanı Burhan Özfatura ile konuştum, ne yapılması gerektiğini sordum?
Özfatura, Bayraklı’nın yeni kurulan bir belediye olduğunun unutulmaması gerektiğini hatırlattı ve şöyle dedi:
“Veren taraf cömert olmak zorunda. Yeni kurulana destek verilmeli. Ben de geçmişte yaşanan sorunun çözümünde önce çok katı ve taviz vermeyen bir yol izledim. Ama baktım ki, iş çığırından çıkıyor, cömert davrandım.
Bugün anladığım kadarıyla Karşıyaka, defolu personelini, defolu araçlarını argo deyimle Bayraklı’ya kakalamaya kalkıyor.
Olmaz, olmamalı.
Büyükşehir Belediye Başkanı, ‘sorun benim sorunum değil’ diye olaya seyirci kalamaz. Ağabeylik yapmak zorunda. Aralarına girecek, ikisinin kolundan tutup bir masaya oturtup, anlaştıracak. Tek çare bu..”
* * *
Bornova eski Belediye Başkanı Cengiz Bulut da, 25 yıl önce yaşanan “kriz”in taraflarından biriydi.
Hem de Özfatura’ya, Konak’ta Süha Baykal ile birlikte en çok “isyan” eden ilçe belediye başkanıydı.
Bugün ise; “Anlaşmak varken o günlerde isyan ettiğim için pişmanlık duyuyorum” diyor.
Bulut, Karşıyaka - Bayraklı kavgasında CHP’nin ve Aziz Kocaoğlu’nun büyük yara aldığı ve zarar gördüğü görüşünde.
Çözüm önerisi şu:
“Bu CHP’nin bir namus meselesidir. CHP İl Başkanı tarafları bir an önce uzlaştırmalıdır. Gerekirse bizim krizi çözen; Şahin Uğurlu ve Yusuf Uz gibi iki arabulucu tayin edilebilir.
Bu kişilerin sözü dinlenir isimler olması önemlidir. Sorunun çözümünde izlenecek yol, “kanun” ne emrediyorsa o yapılarak kat edilmelidir.
Hem Karşıyaka hem de Bayraklı, her türlü olumsuzlukları “kader bu” diyerek sineye çekmelidir.
Kavganın hiç kimseye faydası olmaz. Aksine kendilerini yıpratırlar.
Vatandaş bu yaşananları kolay kolay unutmaz. Acısını ilk seçimlerde çekerler. Bilsinler ki, son pişmanlık fayda etmiyor.
İki başkana da abi nasihatım şu: Bu fani dünyada, kimin malını, kimin işçisini kimin memurunu paylaşamıyorsunuz?
Kavgayı bırakıp, anlaşın, barışıp öpüşün. Halk sizden kavga değil, hizmet bekliyor..”
* * *
Duyuyor musunuz sayın başkanlar!..
Bakmayın siz, “Bir müsibet, bin nasihatten iyidir” dendiğine..
Bir nasihat, bin musibetten çok daha iyidir!..