ABD başkanı Trump’ın, senatodaki azil davasının oylamasından bir gün önce Kongre’nin ortak oturumunda yaptığı yıllık konuşmasına davet ederek “onurlandırdığı” kişiler arasında Venezuela muhalefet lideri Juan Guaidó’nun da bulunduğu dikkatinizi çekmiş olmalı. Trump Guaidó’yu aya kaldırdı ve alkışlattırdı. Kongre’deki demokratlar Trump’ı alkışlamadıkları, hatta Temsilciler Meclisi başkanı Nancy Pelosi konuşma metnini kürsüde yırtarak adeta Trump’ın başına attığı halde, Guaidó’nun her iki parti tarafından dakikalarca alkışlanması nasıl yorumlanmalı.
Guaidó, sıradan bir muhalefet lideri değil. O, ABD’nin sadece liderinin siyasetini beğenmediği için yoksulluğa mahkûm ettiği, her an işgal ederek, liderini de iktidar partisini de ortadan kaldıracağı izlenimini verdiği bir ülkenin ikinci başkanı. Ülkenin (üstelik iki kere) seçilmiş başkanı Nicolás Maduro’nun 2019’daki seçimlere hile karıştırdığını öne sürerek kendince bir seçim düzenlemiş ve milletvekili seçilmiş; kendisi gibi 2019 seçimlerini tanımayan milletvekilleri tarafından önce parlamento başkanı sonra da geçici cumhurbaşkanı seçilmişti. ABD’de okumuş ve öğrenci liderliği yapmış olan Guaidó, eski Başkan Chavez’den sonra ülkenin diktatörlüğe doğru gittiği inancı ile siyasete atılmıştı. Ülkede şu anda Guaidó’ya bağlı askeri birlikler bile var; ABD’nin gönderdiği özel uçaklara binerek dünyayı ziyaret ediyor ve Kongre’nin ortak oturumunda her iki partinin üyeleri tarafından ayakta alkışlanıyor.
Eski bir otobüs şoförü olan Başkan Maduro’nun iyi bir yönetici olduğu elbette söylenemez; Dünyanın en zengin petrol kaynağına sahip olan ülkesini, ABD’nin ülke ekonomisini fiilen yerin dibine batıran müdahalesinden önce, yolsuzluklarla, kötü yönetimle, yerle bir etmeyi başarmıştı. ABD’nin uyguladığı petrolden tutun makinaya kadar yüzlerce yaptırım, banka muamelelerini engellemekten, ülkenin eline dolar banknot geçmesini önlemeye kadar inanılmaz yasaklar, sonunda bir tarihte dünyanın en zengin ülkesi olan Venezuela’yı bugün tam bir insanî felaketin içine atmış bulunuyor.
Enflasyon yüzde 300 civarında. Ülkenin parası Bolivar ile nerede ise hiçbir alışveriş yapılamıyor. Otomatik para çekme cihazları günde sadece 3 bin Bolivar veriyor; bu parayla bir adet ekmek alınabiliyor. Su yok, elektrik yok, taze meyve ve sebze yok; petrol ülkesinde benzin yok!
Bu haberlerin çoğunu Maduro yönetimini kötü göstermeye çalışan ABD kaynaklı gazeteler ve dergiler veriyor olsa da Venezuela’nın dostu olan kaynaklar daha renkli bir tablo çizmiyor. Maduro’nun şimdi ülkenin birikmiş borçlarını satın alacak ve yeni kredi açacak kaynaklara inanılmaz oranlarda faizler ödemeyi vaat ettiği bildiriliyor.
Maduro’nun sosyalist partisinin geleneksel batı düşmanlığını bir kenara bırakması, Guaidó ile değilse bile kötü yönetimden ve yolsuzluktan şikâyet eden gerçekçi muhalefet ile yeniden diyalog yollarını aramasının zamanı geldi de geçiyor. Maduro, bölgedeki uluslararası kurumların yardımını istemek zorunda.