G-20’nin bile ikiye bölünmesine sebep olduğunu gördükten sonra, Ukrayna Savaşı’na, 1962 Küba Krizi’nden bu yana ABD ve bazı AB üyeleri ile Rusya’yı karşı karşıya getiren en büyük bunalım gözüyle bakabiliriz. O zaman bu bölünmeyi Doğu-Batı blokları diye niteliyorduk. NATO topluca Batı Bloku, Rusya ve Varşova Paktı’ndaki 7 ortağı Doğu Bloku diye adlandırılırdı. (Resmi adı Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardımlaşma Antlaşması olan Varşova Paktı 1991‘de lağvedildi; hatırlamayacak gençler için üyelerinin Sovyetler Birliği, Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya ve Romanya olduğunu belirtebilir miyim?)
Ukrayna Savaşı’nın bir numaralı sorumlusu, hala Doğu Bloku’nun özlemini çeken ve bu sebeple rasyonel düşünmeyen, dünyadaki yeni şekillenmelerin fazlaca farkında olamayan Putin’dir. Ancak onun yerine mesela eski Sovyetleri yeniden canlandırma hayali bulunmayan herhangi bir liderin karşısına, Rus işgalindeki topraklarını kurtarmak isteyen, NATO silahlarıyla, Amerikan dolarlarıyla donattığınız bir Ukrayna çıkartsanız, sonuç muhtemelen yine de bir Ukrayna Savaşı olurdu.
ABD ve İngiltere ile onların güdümündeki AB üyeleri, bu savaşı Ukrayna’nın kazanması için varlarını-yoklarını döküyor. Ancak bu bir deyim! Hiçbir ülke veya ittifak, ne varını ne yoğunu bir ülkenin ne kadar hasım, hatta ne kadar düşman olursa olsun başka bir ülkeyi yok etmesi için dökemez, dökmez. Hele bu çağda... Hele sellerin bitip, yangınların; bir afetin bitip, diğerinin başladığı bu zamanda. George W. Bush, Afganistan ve Irak’ın yüzyllık birikimlerini, sosyal yapılarını yüzyıl onarılmayacak şekilde tahrip ettikten sonra, ezeli hasımları Rusya ile Çin’e karşı ezeli hazırlığın en kesin adımını atmış ve Ukrayna ile Gürcistan’ı NATO’ya almak üzere harekete geçmişti.
Gürcistan çabuk “ayıldı” ama Ukrayna, NATO ve beraberinde uzatılan AB üyeliği sarhoşluğunu üzerinden atamadı. Tarih 2008’di ve aradan geçen bunca yıl, Ukrayna nihai bir Rusya savaşı için yetiştirildi, donatıldı ve hazırlandı. Ukrayna, zaten Belarus ile Sovyetler Birliği’nin kalkınmada, teknoloji ve sanayide en yakın ortaklarıydı; bu durum ABD’yi Ukrayna’nın az bir destekle Rusya’yı, en azından Rusya Federasyonu’nu parçalayacak kadar hırpalayabileceği inancına sürükledi.
Şikago Üniversitesi Profesörü John J. Mearsheimer, bu inancın ABD’nin tarihsel hatası olduğunu söylüyor. Mearsheimer’a göre, Ukrayna ile Rusya arasındaki teknolojik ve askeri iş birliğinin görev paylaşımında kovan, patlayıcı madde ve tank üretimini Rusya’ya, motor imalatını da Ukrayna’ya verildiğini; kendi silahını zamanında, hızlı ve ucuz üretemeyen bir ülkenin, savaş değirmenini dökme suyla döndürmesinin imkansız olduğunu ABD ve bazı Avrupalı ülkeler geç de olsa anladılar.
Bu durum, Ukrayna Savaşını Rusya’nın kaybetmesine sebep olmak şöyle dursun, savaşın galibinin Putin olmasını sağlarsa, ne olacak? Belki fatura, Bush’un 2008 planını kesintiye uğrattığı için Donald Trump’a, belki de onun verdiği zararı da yeterince telafi edemediği için Joe Biden’a kesilir. Ama bu savaşın iki yılda dünyaya verdiği zarar ABD’nin iç siyaset muhasebesiyle kapanmayacaktır.
Amerika, büyük hesaplaşmaya hazır olmalıdır.