Brüksel’den bir şey çıkmayacağı belliydi; saygılı bir üslupla kaleme alınmış, ama temeli bozuk bir rapor. “Şunu-şunu yapma; yapmıyorsun zaten, aferin…” diyen bir bildiri… Macron’un çenesini tutmasını sağlayan Brüksel Bürokratları Merkel’e de “Türkiye yanlısı” demeç verdirdikten sonra, yattılar kulaklarının üstüne. Ne zamana kadar? Yunanistan, Fransa’nın tahrikleri, ABD’nin teşvikleri ile yeniden feryada başlayıncaya kadar.
Yunanistan, ABD uçak gemileri, Suudi savaş uçakları ve bu arada Mora isyanının 200’üncü yıldönümü dolayısıyla gelen onlarca kutlama mesajıyla sarhoş, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrell’in Raporu’nun kibar diline takılmadı. Önceden sızdırılan ve Yunan gazeteleri eliyle açıklanan raporu “kimliği açıklanmayan” bir Yunan dışişleri uzmanına şerh ettirdiler. Uzman, yedi maddede bu raporun Türkiye’ye Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz aramamayı ihtar ettiğini, Libya ile “Deniz Yetki Alanlarının sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının” uygulamada hiçbir anlamı olmadığını doğruladığını söyledi. Yunan temsilcileri de AB zirvesinde bunun altını çizdiler. Türkiye raporun lafzına bakarak bunun “fena olmadığını” belirtti ve eski görüşlerine atıf yapmakla yetindi. Eski görüşleri bellidir Türkiye’nin: “Türk kıta sahanlığı üzerindeki nokta gibi adaların şu anda Yunanistan’a ait olması, bunların tıpkı Türkiye gibi, tıpkı Mora yarımadası gibi egemenlik alanı olmasını gerektirmez. Böyle bir şey olursa, Türkiye’nin 500 bin kilometrekarelik mavi vatanı 40 bin kilometrekareye inmiş olur.”
AB ile ABD arasında Trump’ın dört yıllık yönetimi sırasında oluşan diyalog (ve patronluk) ilişkisi yeniden kuruluyor. ABD Avrupalılara yeniden yandan hizaya bakarak sıraya geçmelerini bildirdi. Nitekim AB’nin son zirvesinde kimsenin sesinin çıkmaması bir ölçüde bundan kaynaklanıyor. ABD henüz Avrupa ile Rusya ve Çin ilişkilerinin nasıl yapılandırılacağına dair kartlarının hepsini masaya dizmedi. Biden’ın “Sizleri bizimle Rusya ve Çin arasında tercih yapmaya zorlamayacağız” sözleri, sadece sözden ibarettir; ABD dışişleri bakanı Tony Blinken teker teker bütün AB üyelerine yeni rollerini gösteren dosyaları muhtemelen dağıtmaya başlamıştır. AB liderlerinin Putin ve Şi Cinping hakkındaki demeçlerinden, kendilerine nasıl bir rol biçildiğini görürüz. AB liderlerinin, Trump zamanındaki özgürlüklerinden eser kalmayacaktır. Çünkü Biden, yeni bir ABD Yüzyılı değilse bile bir ABD Onyılı ilan edebileceğine ve AB’yi buna zorlayabileceğine inanıyor.
Sonuçta AB’nin son zirvesi Türkiye açısından bir oyalama toplantısı oldu. Herkes Borrell Raporu’nu nasıl anladı ise öyle anladı ve beklemeye devam etti. Bu dönemi bir şey beklemeden geçirmekte olan sadece Türkiye’dir. S-400’ler konusunda da Doğu Akdeniz’deki arama çalışmalarında da daha önce nasıl aktif ise, Türkiye halen aynen öyle aktiftir.
Türkiye’nin aktif olduğu bir konu daha vardır: Savunma sanayii ve diğer sektörlerde Türkiye ne yapmakta ise onu yapmaya devam etmektedir.