Polis memuru tarafından dur emrini dinlemediği iddiasıyla başından vurularak öldürülen Cezayir kökenli Nahel’in feci ölümünün sebep olduğu trajedi, geçen hafta, cinayetin işlendiği Nanterre kasabasını aştı, bütün Fransa’yı kapladı ve Belçika’ya sıçradı. Kasabadan 500 kilometre uzaktaki Lyon kentinde, ölçülü patlatıcılarla PTT şubelerinin kapısı açılarak içerdeki paketlerdeki kıymetli eşyalar, binadaki kasalarda bulunan paralar çalınıyorsa, TIR’larla süper marketlerin kapıları kırılıp, içerdeki elektronik eşyalar yüklenip götürülüyorsa, telefon satılan yerlerden telefonlar ve SİM kartları toplanıp götürülüyorsa, banliyölerdeki otobüs garajlarındaki yüzlerce belediye otobüsü yakılıyorsa, buna “Kitle reaksiyonu akıllıca yönetilemedi!” diye (moda tabiriyle söyleyelim) yorum kasmak mümkün müdür?
Evet, Fransız emperyalizmi kuzeyiyle, ortasıyla Afrika’yı soydu, soğana çevirdi. (Güney Afrika’nın vebali İngiltere’nindir.)
Örneğin, bugün dünyanın üçüncü büyük altın madeni işletmecisi Mali’de halkın ortalama aylık geliri 1 dolardır. Evet, yanlış yazmadım: 1 dolar!
Bunun sebebi, ülkenin bütün altınlarının Fransızlar tarafından çıkartılmasıdır. Peki, bu madenlerin hâlâ, bu modern çağda Fransa’nın elinde bulunuyor olmasının sorumlusu Mali’nin aydınları, siyasetçileri değil midir? Bir soru daha: Mali ile sınır komşusu Libya, Tunus, Cezayir, Fas ve Nijer diplomatları bir araya geldiklerinde aralarında Arapça mı konuşuyorlar, Fransızca mı?
Bu soruların Fransa’da kentlerin yakılmasına sebep olan organize yağma ve tahrip komploları ile doğrudan alakası vardır. Fransız emperyalizmine ve evrensel finans-kapitalin hegemonyasına zamanında ulusçu reaksiyon gösterilmiş ve Fransa’daki Afrikalı gençlere, Avrupa’nın paryaları olmadıkları, onurlu bir tarihin sonu dâhilî ve haricî bedhahların oyunu sonucu talihsiz biten gelişmelerinde kurban rolü oynamaktan başka çareleri de olabileceği öğretilmiş olsa idi, Nahel’in annesi Mona’nın dediği gibi suçlu sadece ve sadece çocuğun otomobilinin lastiklerine değil de yüzüne ateş eden polis memuru olurdu.
Ama öyle olmadı. Ne emperyalist Avrupalı asırlardır işlediği sömürü siyasetinin sorumluluğunu üstleniyor ne de Avrupa’daki uyum-entegrasyon sorunu yapıcı bir çözüme kavuşturuluyor. Roma’nın yanmasını şarkı söyleyerek izleyen Neron’un torunu Macron da Paris yanarken, eşiyle konsere gidiyor. Çünkü yanan her şeyin sigortası çoktan yapıldı; zarar-ziyan için eksper ekipleri çoktan çalışmaya başladı. Muhtemelen bu hafta tazminat ödemeleri yapılacaktır.
Nahel olaylarının sonunda kim kazandı?