İsrail’in kendisini savunma hakkı var mıdır? Vardır. Her ulusun, ülkesini yabancı saldırılarına, terör saldırılarına karşı savunma hakkı vardır.
Ama İsrail’in 7 Ekim’den beri yaptığı “savunma” değil, mahkeme kararıyla sabit, soykırıma yol açan bir savaş. Uluslararası Adalet Divanı, İsrail’e Gazze’ye karşı sürdürdüğü savaşı sona erdirmezse, soykırım suçlusu ilan edileceğini, başbakan ve sorumlu bakanlarının tutuklanması için karar alacağını bildireli 153 gün oldu.
Bu 4 aylık sürede Netanyahu ve İsrail Silahlı Kuvvetleri ne gibi cinayetler işledi? Ne gibi insan haklarını ihlal etti? Artık akşam haberlerinde trafik kazalarının da ardından verilen iki satır “Bugün Gazze’de yine katliam devam etti; şu kadarı çocuk, şu kadar kişi öldürüldü!” haberlerinde gösterilen, yarısı flu, yarısı karanlık video parçacıklarına şöyle bir bakıp geçiyoruz. Fault Lines isimli bir belgesel grubu, Forensic Architecture ve Earshot isimli kuruluşlarla iş birliği yaparak, BM İnsan Hakları Örgütü, Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Derneği ve Filistinli gönüllülerin dilinden vahşeti, biraz daha bireysel boyuta indirip, biraz daha anlaşılır kılan bir filmle, alışmamamız gerektiğini katı bir dille yüzümüze haykırıyor. Belgeselin başka bir mesajı daha var: Bu, Netanyahu’nun veya Siyonist İsraillilerin olduğu kadar, hatta belki de onlardan fazla, ABD’nin, Başkan Biden’in savaşı.
Filmi, Katar hükumetinin kısmî desteğine sahip Al Jazeera Media Network (AJMN) YouTube’da yayınlıyor. “Gece Bitmeyecek: Biden’ın Gazze Savaşı” adlı tam bir film uzunluğundaki belgeselde (https://shorturl.at/kJxKk) bir “insanlık dramı” değil, 100 kişilik ailesinin yok edildiği güvenli bölge saldırısından sağ kurtulan bir kişinin, parçalanan otomobilde mahsur kalan yaralı kızının kurtarılması için bütün gece uğraşan, 6 yaşındaki kızına gece boyu telefonla “Şimdi onu kurtarmak için geleceğini” söyleyen ama sabaha karşı İsrail tanklarının arabayı da ona giden ambulansı da paramparça ettiğine tanık olan bir annenin trajedisini izleyeceksiniz.
Bazen, “insanlık dramı” gibi büyük ama duygudan mahrum terimler, bize gerçeği anlatmıyor. Tıpkı uçakla 4 saat sonra ulaşabileceğimiz Gazze’nin, televizyonlardaki bombaların aydınlattığı gecelerde bize erişilemeyecek gibi görmesi gibi. Televizyonda bir katliam izliyoruz ama alevler içinde çöken binalarda annelerin, babaların, küçük kızların, konuşmayı henüz öğrenememiş oğulların yok olduğunu görmüyoruz, göremiyoruz. Bazen toz toprağa, inşaat molozuna karışmış bir küçücük surat, beton kırıkları arasından uzanan bir el, içimizde, bir yerlerde bir teli öyle gerip bırakıyor ki, acısı gırtlağımızdan gözlerimize kadar yükselen hıçkırık oluyor. Ama o kadar...
Hayır, bu gece bitmeyecek değil. Bu kara gece bitecek. Gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden az önceki zamandır. Ben bu satırları yazarken ve siz okurken İsrail’in Gazze’deki bombalama kampanyası devam edecek. ABD’nin bu saldırıyı mümkün kılan silah sevkiyatı sürecek. Eğer bu belgeseli izlemeye 75 dakikanızı ayırırsanız, Hind Recep’in akrabalarını ABD desteği ile İsrail’in nasıl öldürdüğüne tanık olacaksınız.
Bu savaş bitecek; Filistin özgür olacak. Çünkü insanlık hala hayatta.