Bob. Robert Menendez. Kendi sitesindeki tanıma göre “Tam bir Amerikan öyküsü.” Kübalı bir sığınmacı ailenin çocuğu. New Jerseyli bir hukukçu. Üstelik stajını bir belediye başkanının yanında yapacak kadar siyasete meraklı. Nitekim, 2013’ten beri ABD Senatosu üyesi ve Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı. O olur demedikçe, ABD başkanları büyükelçi bile atayamıyorlar!
Bu kadar etkili ve yetkili olduğuna göre, senatör Bob, NATO’nun beş yıldan beri hazırlandığı, en büyük, 25 ülkeden 250 uçak ve yaklaşık on bin personelin eğitim göreceği bir Avrupa’yı savunma tatbikatına, hangi ülkenin kaç uçak, kaç askerle katıldığını biliyor olsa gerek. Hepsini değilse bile NATO’nun en büyük ikinci askeri gücüne sahip Türkiye’nin hangi silah sistemleriyle, ne tür uçaklarla, hangi alanların uzmanı personelle katıldığını bilmeli!
Bu senatör Bob, icabında İtalya’yı, Yunanistan’ı, İsveç’i, Finlandiya’yı Rusya’ya, Çin’e karşı koruyacak olan Türkiye’ye -yapımına katkıda bulunduğu, parçalarını imal ettiği- F-35’lerin verilmesini önleyen ABD Dışişleri’nin, Savunma Bakanlığı’nın arkasında duran ve şimdi de elimizdeki F-16’ların NATO’nun yeni standartlarına göre güncellenmesini, yani görev yapabilir halde kalmasını engelliyor. İki yıldır NATO’nun şart koştuğu güncellemeyi bile F-16’lara uygulayamıyoruz.
Bu engelleme ne kadar etkili ne kadar yetkili olursa olsun, bir senatörün, bir komisyon başkanının harcı değildir. Şu kadar yıl ABD’de siyaset muhabirliği yapmış bir kişi olarak bunun Beyaz Saray ile Kongre arasında “iyi polis-kötü polis” senaryosuyla, muhatap ülkeye diz çöktürtme uygulaması olduğunu görüyorum.
Hazırlanması beş yıl süren, Rusya’yı, Çin’i korkutup, olası kötü niyetlerinden caydırmak için yapılan, bir anda 45 savaş uçağının inip kalktığı, Avrupa çapında sivil havacılığı adeta 10 gün felç edecek bu tatbikata Türkiye sadece üç F-16 ile katılıyor. TSK adına bir şey söylemiş saymayınız bu satırların yazarını, ama üç uçak ve 50 personel, Türkiye adına verilmiş öyle kuvvetli bir mesajdır ki bunun bir sonrası, Türkiye’nin NATO manevrasına katılmamasıdır. Oysa benzeri tatbikatlara Türkiye elindeki uçak filosunun yarısıyla katılır ve bu daima NATO tarihine geçerdi.
Milli muharip uçağımız Kaan yakında F-35 ve Rusların Su-57 uçakları kadar savaş gücüne sahip olacaktır. Türk halkı, savunma alanındaki tam bağımsızlık hedefini gerçekleştirmek için bir beş yıl daha zaman kazandı. Bunu senatör Bob gibi dostlara borçluyuz. Kendileri bu tiyatroları sürdürdükçe, Türkiye, İHA’ya, SİHA’ya “Elbette dokunacağız!” diye gerinen siyasetçilere değil, yeni Kaanlar geliştirecek ve Türk savunma sanayii ürünlerine yeni kara, deniz, havacılık ve uzay sistemleri katmaya söz veren liderleri seçecektir.
Biz bir kere, 1947’de Bob’ların oyununa geldik; şimdi elimizdeki F-16’ları bile onların izniyle tamir edebiliyoruz. Ve bu bize çok ama çok dokunuyor.