Eğer ABD Haseke yakınlarında SİHA’mızın düşürülmesi operasyonunu PKK uzantısı müttefiklerini Türkiye’nin elinden kurtarmak için, gözdağı amaçlı bir mesaj olarak tasarladıysa yanıldı. Tersine, Türkiye sınırları içinde ABD’nin Türkiye’ye karşı PKK uzantısı bir terör örgütüyle ittifak halinde olabileceğine inanmayan bir fert vardıysa, o da şu anda ABD’nin Türkiye’ye gerçekten dost ve samimi müttefik olup olmadığını düşünüyor olmalı.
Neden böyle oldu? ABD’de ne oldu ki, Dışişleri ve Savunma bakanlarının yanı sıra Genel Kurmay Başkanı, Suriye’deki ABD kuvvetlerinin bir Türk hava aracını düşürmesi gibi hasmane bir eylemi adeta “affettirme” gayreti içindeyken, Suriye’deki Amerikan kuvvetlerinin bağlı olduğu Merkezi Kuvvetler Komutanlığı (CentCom) tehdit dolu sosyal medya açıklamaları yapabiliyor. Tamam, Savunma Bakanlığı veya Genel Kurmay Başkanlığı, kendisine bağlı bu komutanın sosyal medya mesajını sildirtti. Ama sosyal medya öyle bir yer ki, silseniz de yaptığınız yayının izi ebediyen orada duruyor. CentCom’un, “güçlerinin ve ortaklarının güvenliğini tehlikeye sokan tehditlerle karşılaştığında” meşru müdafaa hakkımızı kullanacağı tehdidi de orada duruyor. Savunma ve Dışişleri bakanları ile Genel Kurmay Başkanı, SİHA’mızı kaybettiğimiz saldırının “bir yanlış değerlendirmeden kaynaklandığını” söylerken, onlara bağlı bir komutanın, böylesine (yukarıda “hasmane” dedim ama, doğru ifadesiyle söyleyeyim) düşmanca tehditte bulunabilmesinin bir sebebi olsa gerek.
Evet, böyle bir sebep var. Bu sebep, Türkiye’yi de ilgilendirmekle birlikte, Türkiye ile sınırlı değil; doğrudan ABD iç siyaseti ile ilgili.
CentCom, ABD’nin emperyalist hegemonyasını sürdürme aracı olarak dünyanın çevresini kuşatmış askeri kuvvetinin, bir grubunun komutanlığıdır. Bu komutanlığın ilk icraatı, Afganistan ve Irak savaşlarını yürütmesiydi. Bu iki savaş, hatırlayacaksınız, ABD’nin 11 Eylül saldırılarına cevaben başlattığı ve o günden beri içine Suriye’yi de alan “Sonsuza kadar savaş” uygulamasıdır. Söz konusu savaşlara bu adı eski Başkan Trump taktı, sona erdirmek için önce bütçesini kesti, sonra birliklerinin tümüyle ABD’ye dönmesini emretti. Bu emir yıllarca uygulanmadı. Afganistan’daki birliklerin geri çekilmesi, belki orada ABD askeri tutmanın gereği kalmadığı için Başkan Biden tarafından gerçekleştirildi; ancak Irak ve Suriye’deki Amerikan askerleri hala DAEŞ tehlikesi iddiasıyla orada kalmaya devam ediyor. (DAEŞ de yine eski Başkan Trump’ın ifadesiyle, Başkan Obama ve Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın “icat ettiği” bir düşmandır.)
Afganistan’ın değil ama Irak ve Suriye’nin bölünmesinde, İsrail ile İran arasına ABD (ve İsrail’in) güdümünde bir tampon devlet kurulması açısından ihtiyaç hala devam ediyor. Irak’ta, o ülkenin asli unsuru olan Barzani ve Talabani aşiretlerinin birbirine düşmesi, sonra Barzani grubunun bağımsızlık ilan etmeye hazır bir özerk yönetime sahip olması, bu bölünmeye hazırlık olarak görülmelidir. PKK’nın Suriye’nin üçte birini yöneten, petrol çıkartan ve satan bir kimliğe kavuşması da aynı planın parçasıdır. Bu planın uygulama taşeronu ise işte bu SİHA’mızı düşüren ve bize kafa tutan CentCom’dur.
Bu konuya devam edelim.