Tavuk ve ürünleri konusunda tartışmalar bitmiyor. Ama kafessiz ortamda yetiştirilen gezen ve organik beslenen tavuk öne çıkmış durumda. Çünkü onların da doğal hakları var!
Tavuk konusunda diken üstündeyiz. Hormon var mı? GDO’lu mu? Antibiyotik var mı? Kafesteki mi iyi yoksa gezen mi? Organik mi sağlıklı, endüstriyel mi? Sorular, sorular... Kafalar karışık. Bir de ‘meşhur’ kardiyologlarımız var tabii! Biri, ‘Tavuk sağlıksız yemeyin’ diyor (Canan Karatay), diğeri “Çok sağlıklı yiyin” (Bingür Sönmez)... Kime, neye inanacağımızı şaşırmış durumdayız. Gelin tavuk mevzusuna şöyle sakin kafayla bakalım.
Öncelikle tavuk etinde hormon olma ihtimalinin çok düşük olduğunu söyleyelim. Çünkü efektif değil. 1 miligram hormon, tavuğun kendisinden çok daha pahalı. Tavuklar, hormonla büyütüldüğü için değil, hızlı büyüyen ırktan çoğaltıldıkları için 42 günde kesim boyutuna geliyor.
Yemlerde antibiyotik
Ancak tavuğun büyümesi için yemlerine antibiyotik katıldığı ise bir gerçekti. Fakat antibiyotik direnci gelişince Avrupa ve Türkiye bunu yasakladı. Çünkü hastalıklarda işe yarayan antibiyotiklerin etkisiz hale gelmesi gibi ölümcül bir tehlike oluştu. Tabii bu yasağa ne kadar uyulduğunu yapılan denetimlerin sonuçları gösterir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin hayvan yemlerinde her yıl 7 milyon kilo antibiyotik kullanıldığına yönelik raporunu unutmamak gerek. Ülkemizde yemlerin denetime tabi olduğunu biliyoruz. Ancak yem konusunda maalesef büyük oranda dışa bağımlıyız.
Kanat açma alanıÖzellikle yem için ithal ettiğimiz soyanın neredeyse tamamı GDO’lu. Yani tavukların GDO’lu yemle beslendiğini söyleyebiliyoruz. Bunun insanlara sirayet edip etmediği ise bilimsel olarak tartışmalı. Bu konuda endişeli olan tüketici, daha fazla ödeyip organiğe yöneliyor. Çünkü organikte GDO’lu yem yasak. Ayrıca üretimde hayvan refahını gözetmek öncelikli şart. Hayvan refahı da ne demeyin! Tavukların sağlığı için çok önemli. Doğası gereği tavuk, kanadını açmalı, çırpmalı, eşelenmeli. Ancak geleneksel kafesler buna imkân vermiyor. Çünkü tavuk başına neredeyse bir karış alan düşüyor. Bu da endüstriyel tavukçuluğa zulüm algısını yapıştırıyor. Alternatifi ise kafessiz sistem ya da gezen tavuk.
Tavukların en doğal hakları Gezen tavuğun daha az stres ve korku yüklü yetişmesi; et ve yumurtasını da daha sağlıklı kılıyor. Zaten kafessiz (freecage) yetiştirme bu yüzden revaçta. Hatta bazı ülkeler, kafesi tamamen kaldırıyor. Fransa, 2022’den itibaren yasaklama kararı aldı. Bizde ise endüstri henüz geleneksel kafesleri terk edemiyor. AB, bu tip kafesleri 2012’de yasaklamıştı. AB ülkelerinde “zenginleştirilmiş kafes” kullanılmak zorunda. Yani tavuklara en az 600 santimetrekare alan, folluk ve tünek gibi doğal haklar veriliyor. Aslında uyum yasaları kapsamında biz de 2014’te aynı zorunlulukları yasalaştırdık. Ancak 2023’e kadar süre verilince, sektörün büyük bölümü hâlâ yeni sisteme geçmedi.
Fakat, tüketici talebi ciddi bir değişim başlattı. Mesela en çok satılan organik gıda yumurta. Market raflarında “gezen tavuk” bölümleri hızla genişliyor. Metro Market, 2023 itibarıyla markası altındaki tüm yumurtaların kafessiz üretileceğini duyurdu. Hayvan refahıyla ilgili çalışmalar yapan Prof. Dr. Zehra Bozkurt’a göre, tavuk başına 30-40 lira maliyet oluşsa da sektör, 2023’e kadar yönetmeliğe uygun duruma gelebilir. Önümüzde üç yıl var. Kim bilir, belki tavukların ve yumurtalarının stressiz olması, toplumsal gerginliğimizi de azaltır.