Türkiye’de yaşam değişiyor. Bayramlar da değişiyor.
Bundan elli yıl önceye kadar yerleşim bölgeleri arasında ulaşım imkânları yoktu ve sınırlıydı. Aileler dağılmamıştı. Göç başlamamıştı. Yerleşim yerlerinde herkes birbirini tanırdı. Aile bütünlüğü, akrabalık ilişkileri, komşuluk, hemşehrilik değer taşırdı. Ailelerin harcanabilir gelirleri sınırlıydı. Bu gelirlerin kullanım şekli farklıydı.
Aileler dağılmadığı için ailenin başka şehirlerde yaşayanlarını görmek veya tatil yapmak için seyahat etme alışkanlığı ortaya çıkmamıştı.
Aile üyeleri aile içinde, akraba, dost çevresinde bayramı yaşarlardı. Her kişi ve ailenin bayramda ziyaret edeceği kişiler ve aileler vardı. Ziyaretlerin bir sırası vardı. Bu ziyaretler karşılıklı yapılırdı. Büyüklere, saygı duyulanlara yapılan ziyaretler onlar tarafından iade edilir, onlar da ziyaret edenlerin evine giderdi. Buna da “iade-i ziyaret” denilirdi.
Bayram ziyaretleri için evlere çekidüzen verilir, evlerin boya badanası, perdelerin değiştirilmesi, mobilyaların onarılması veya yenilenmesi bayram öncesi tamamlanırdı.
Gelir imkânları sınırlı olduğundan genelde yeni giysiler bayram öncesi alınır, ilk defa bayram ziyaretleri o yeni giysilerle yapıldığı için bunlara “bayramlık giysiler” denilirdi.
Çocuklara bayram öncesi ayakkabı alma âdeti vardı. Çocuklar ayakkabılarını bayram sabahı giyebilirlerdi. Çocuklar için yeni ayakkabı sahibi olmak o kadar önemliydi ki çocukların bayram öncesi satın alınan yeni ayakkabıları yastıklarının altına koyarak bayram sabahına kadar ayakkabılarıyla uyudukları söylenirdi. Geçmiş yılların yaşam koşullarında, çocuklar için, akide şekeri satın almak, dönme dolaba, salıncağa binmek çok önem taşırdı. Bu nedenle bayram harçlığı alan çocuklar hemen şekerciye koşar, oradan da şehrin çayırlık alanında bayram nedeniyle kurulmuş dönme dolaplara, salıncaklara binmenin heyecanını yaşardı.
Günümüzde göç nedeniyle aileler dağıldı. Yerleşim bölgeleri hızla büyüdü. İnsanlar komşularını tanımaz hale geldi.
Bayram ziyareti alışkanlığı yok oldu. İnsanların, ailelerin gelirleri göreceli olarak yükseldi. Aileler, insanlar istedikleri zaman ev eşyası, giysi alabiliyorlar. Çocuklar istedikleri kadar şeker yiyebiliyorlar. Çocukların eğlenmelerine imkân veren parklar, oyun alanları arttı.
Dostluk, sevgi önemli
Ne yazık ki aile birliklerinin, dostlukların, komşulukların önemi azaldı. İnsanların dostları, arkadaşları azaldı. İnsanlar birbirini görmek istemez hale geldi. Bayramlarda bir ölçüde insanlar çevrelerinden kaçmak için seyahate çıkmaya başladı.
Yaşam şartlarının ağırlaşması nedeniyle bayramlar çalışanlar için tatil, dinlenme fırsatı olarak değerlendirilir oldu. İşte bu nedenle, “Nerede eski bayramlar” muhabbeti artık bir anlam ifade etmiyor. Eski bayramları tekrarlama şansımız yok. Önemli olan, günümüzün bayramını yaşamak. Günümüzün bayramlarını “dini vecibeler” açısından, “moral” açısından iyi değerlendirebilmek. Terörün, kötülüklerin sona ermesi, insanların iş ve aş sorunlarının çözülmesine yönelik çabalar, refahın artması, gelecek bayramların daha coşkulu kutlanmasına imkân verecek.