Milliyet’te “Van Gogh kardeşlerin mezarı yardım bekliyor” başlıklı bir haber yayımlandı. Bir kampanyayla mezarların ve köy kilisesinin onarımı için para toplanıyormuş.
Kilisenin onarımı önemli ama Van Gogh kardeşlerin mezarının onarılacak yanı yok. Çünkü yanyana gömülen iki kardeşin mezarlarının üzeri, yemyeşil sarmaşıklarda kaplı. İki de mezar taşı var. İşte o kadar.
Paris’e çok kişi gidiyor. Ama Paris’in 30 km uzağındaki Auvers-sur-Oise köyünü bilen pek az. Yolunuz düşerse bir gün Paris’ten kaçamak yapınız. A115 karayolundan otomobille veya Saint Lazare Garı’ndan kalkan trenle Auvers-sur-Oise’a gidiniz.
Burası ünlü ressam Van Gogh’un son 70 gününü geçirdiği, 80 tablo yaptıktan sonra intihar ettiği köydür.
Van Gogh 1853’te Hollanda’da doğdu. Babası din adamıydı. 16 yaşında Gospel isimli galeride çalışmaya başladı. Galerinin Brüksel, Londra ve Paris şubelerinde bulundu. Bu arada teoloji ve çizim eğitimi gördü. İlk yağlıboya resmini 1883’te yaptı. 1890’da 37 yaşında öldüğüne göre, bütün resimlerini yedi yılda yapmış... 1888-1890’de hastanede geçen günleri de var.
Kısa ömründe 38 adres değiştirdi. Paris’te yaşayan kardeşi Theo’ya yakın olmak için Auvers-sur-Oise’a geldi. Auberge Revoux isimli hanın çatı katında, 7 metrekarelik odayı kiraladı. Son 70 gününü, bu odada geçirdi. Beğenilen tablolarının çoğunu burada yaptı. O dönemde sanatçıların çoğunun frengi ve absent sorunu var. Absent yerel otlar ve anasonla yapılan 90 derece alkolü olan bir içki. İçindeki tüyon maddesi ve de kötü alkol metanol nedeniyle içenlerin halüsinasyon görmesine ve akıl hastalığına yol açıyor. Frengi ise yıllar içinde deliliğe ve erken bunamaya neden oluyor.
Auvers-sur-Oise, Van Gogh’un ismi sayesinde günümüzde binlerce ziyaretçiyi cezbeden bir yer. Sanatçının intihar ettiği han binası ve çatı katındaki odası, binanın altındaki lokanta olduğu gibi korunmuş. Resmettiği binaların, kilisenin, tarlaların önüne tablolarının örnekleri yerleştirilmiş. Vang Gogh’un tablosunu yaptığı köyün kilisesi L’église d’Auvers-sur-Oise, 1137-1227 yıllarında inşa edilmiş tipik bir köy kilisesi.
Köy, yüz yıl öncenin yaşandığı, sakin bir köy. Gün boyu ziyaretçilerle doluyor. Ziyaretçiler, köyü, Van Gogh’un yaşadığı hanı, odasını, tablolarını yaptığı kiliseyi, tarlaları, köy mezarlığını geziyor. Ünlü içki absentin müzesinde bu farklı içkiyi tadıyor.
Kardeş sevgisi
Van Gogh 1890’ın 27 Temmuz günü, tarlalarda resim yaparken, tabancasını çekti, göğsü ile karnı arasına ateş etti. Kardeşi Theo hemen köye geldi. Hekimlerin ilgisine rağmen Van Gogh iki gün daha hayatta kalabildi. 29 Temmuz 1890’da öldü. Sağlığı bozuk olan kardeşi Theo, Van Gogh’tan sonra bir yıl yaşayabildi. Theo, 25 Ocak 1891’de Den Dolder’de öldü ve Utrecht’e gömüldü.
Theo, yaşı yirmilerde olan Hollandalı Johanna Van Gogh Bonger ile evliydi. Genç yaşta bir çocukla dul kalan kadın, Van Gogh’un resimlerini, kocasıyla yazışmalarını toparladı. İki kardeşin birbirine bağlılığını değerlendirerek 1914’te, Theo’nun cenazesini mezarından çıkartarak Auvers-sur-Oise’a getirtti ve Vincent’ın yanına gömdürdü.
(Theo’ya Mektuplar, Pınar Kür, Yapı Kredi, 1996; Son Mektuplar, Berna Günen, Kırmızı Kedi, 2016)
İki kardeşin mezarı köyün bitiminde, köy mezarlığının duvarının dibinde. Üzerleri her mevsim yeşil sarmaşıklarla kaplı. Bir taraftaki sarmaşıklar öbür tarafın üzerine uzanıyor. Kardeşlerin birbirine bağını simgeliyor. Alçak mezarlık duvarının ötesinde, Van Gogh’un resim yaptığı tarlalar uzanıyor.